…ve 5 yıldır devam
ettiğimiz Karya Yolu son yürüyüşü gelip çatıyor. 10-11 Şubat 2018 Tarihlerinde
Karya Yolu faaliyetimizin son yürüyüşünü yapmak üzere, Sn. Zeki VAROL
rehberliğinde, 41 Karya sevdalısı arkadaş ile yola çıkıyoruz. Aydın Çine’de yol
üzerinde bulunan sabahçı
kahvesinde simit-çay ile kahvaltı yaptıktan sonra, 09.40'ta Muğla Kozağaç Köyü girişinden
yürümeye başlıyoruz. Meteorolojiye göre 11.00 civarında kesilecek olan yağmur bir artıyor, bir azalıyor ama sürekli yağıyor. Yağmurun yıkadığı otlar, çiçekler,
yürümeye başlıyoruz. Meteorolojiye göre 11.00 civarında kesilecek olan yağmur bir artıyor, bir azalıyor ama sürekli yağıyor. Yağmurun yıkadığı otlar, çiçekler,
ağaçlar daha
bir yeşil, daha bir kırmızı, rengarenk. Kozağaç Köyü’nün kıpkırmızı
çatılarından dumanlar tütüyor. Horoz ve köpek sesleri arasında köyün içinden
geçerek 4,5 km. ilerideki Kozağaç Barajı’na doğru devam ediyoruz. Baraj
bendinin yan tarafından, yağmur
ile iyice yumuşamış toprak kısımdan kısa ama dik bir iniş yapıyoruz. Çam ormanı içinde, iki tarafında birçok
asırlık çınar ağacının olduğu derenin kenarında, toprak yoldan yürümeye devam
ediyoruz. Meteoroloji bu sefer yanılmıyor. 11.00 sularında yağmur
kesiliyor.
Günün geri kalan kısmında parçalı bulutlu, çok güzel bir yürüyüş
havası oluşuyor. 13.10'da 20 dakika kadar öğle molası verdikten
sonra mis gibi yağmur, toprak, çam kokuları içinde yürümeye devam ediyoruz.
Saat 14.30 civarında, 1941 yılı depreminde yıkıldığı için
terk edilen Eski
Bayır Köyü köprüsünde, kısa bir mola daha veriyoruz. Karya Yolu mesafe levhası
önünde toplu fotoğraf çekildikten sonra mezarlığın sağ üst tarafın da ki toprak
yoldan devam ederek, 16.30 sularında Bayır Köyü merkeze ulaşıp birinci gün etkinliğimizi
bitiriyoruz. 15-20 Dakika kadar, köy meydanındaki
kahvehanede çay-kahve içip dinlendikten sonra akşam kalacağımız Akyaka’ya
hareket ediyoruz. Wikiloc’a göre 26,22
km. yürüdüğümüz bu günkü rota, 800
metrelerde başlayıp 1.064 metreye
çıktıktan sonra
433 metreye kadar
hep iniş şeklinde devam ediyor.
Genellikle sert zemin toprak ve asfalt köy yollarında devam eden etap, zorlu değil. Kırmızı-beyaz işaretler solmaya
başlamış. Suları akmayan çeşme ile mesafe levhasını, sadece Eski Bayır Köyü’nde gördüm.
Nail ÇAKIRHAN-Halet ÇAMBEL Kültür ve Sanat
Evi yakınında bulunan Ayka Otel
Akyaka’ya (0 252 2434232-0 507 8723542) yerleştikten sonra hava kararmadan
Azmak kıyısında yürümek ve gün batımını izlemek üzere sahile iniyoruz. Can
oğlum Bahadır ile
dayanamayıp ütülenmiş çarşaf gibi duran denize, dizlerimize
kadar girip suda yürüyoruz. Serin su, yorgun ayaklarıma ve dizlerime çok iyi
geliyor. Ayka Otel’de toplu olarak aldığımız akşam yemeği, 5 yıldır devam
ettiğimiz Karya Yolu final yemeğine dönüşüyor.
Kısa konuşmalardan sonra bilge
rehberimiz Zeki Bey ile milli artçımız Refik Bey’e hediyelerini veriyoruz.
Sonrası türküler, şarkılar ve oyunlar. Sanki 26 km. biz yürümemişiz. 11.02.2018 Sabahı etkinliğimizin ikinci gününe,
sadece kuş sütünün eksik olduğu
mükemmel bir kahvaltıyla başlıyoruz. Akşamdan beri arı misali sürekli koşuşturarak her
ihtiyacımızı canla başla güler yüzüyle gidermeye çalışan otel müdüresi Esra Hanım’a
çok teşekkür ediyorum. Sahile 200 metre mesafede sessiz, sakin, tertemiz, pırıl
pırıl, Ayka Otel
Akyaka’yı, herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. Aracımız
ile “Ormancı” türküsünde anlatılan olayların geçtiği Belen Kahvesi-Çaybükü (Gevenes) Köyü’ne gidiyoruz. İkinci gün yürüyüşümüze buradan başlayacağız.
Muğla-Aydın karayolundan Belen Kahvesi-Çaybükü Köyü’ne
kadar 10-11 km. asfalt yolu yürümemiş olacağız böylece. Aynı, türküdeki gibi Belen Kahvesi’ne çıkıp Gevenes Ovası’na
bakıyoruz. Çay ve kahvelerimizi içip birde Kerimoğlu Zeybeği oynadıktan sonra 10.00 civarında yürümeye başlıyoruz. Gevenes’in
Köprüsü’nden geçip değirmeni de
gördükten sonra köyden ayrılıyoruz. Yöre halkının “Fayton Yolu” olarak adlandırdığı asfalt-toprak yoldan devam edip, 11.10'da Kazan Göleti’ne ulaştığımızda yağmur yağmaya başlıyor ve bütün
gün bir yağıyor, bir duruyor,
bir yağıyor, bir duruyor. Tam yağmurluğu
giyiyoruz, yağmur kesiliyor. Tam çıkarıyoruz, güneşli havada yağmur yağmaya
başlıyor. Yağmurluk giyip çıkarmaktan helak oluyoruz yani. 12.10'da
da Bozüyük’e varıyoruz. “Güzelköy”
isimli tv dizisi yüzünden buranın
diğer adı Güzelköy olmuş artık. Köy
meydanında ki kahvehanede biraz dinlenip çay-kahve içtikten sonra 800 yıllık ulu çınar ağacının bulunduğu, yöresel adı Ablangeç olan Pınarbaşı
Tesisleri’ne gidiyoruz. Sıcak yaz günlerinde devasa çınar ağacının
gölgesinde sular
içine konulan masalarda, ördek vakvakları içinde kahvaltı
yapıp, ızgara et-balık yenebilen çok güzel bir ortam burası. 800 Yıllık çınar
ağacı ile fotoğraflar çektikten sonra Bozüyük’ten ayrılıp asfalt yoldan devam
ediyoruz. Girme baraj şantiyesi alanında maki ve kısa çam ormanı
içinde devam
ederek, 45-50 yıl önce terk edilen Meyistan
Köyü’ne varıyoruz. Saat 13.45 olmuş. Kısa bir öğlen molasından sonra
önümüzdeki yıllarda baraj suları altında kalacak patikalardan yürüyerek 15:20'de Yeşilköy’e, oradan da çam ormanı içindeki
toprak yoldan devam
edip eski Yatağan-Milas asfaltına çıkıyoruz.
Asfalt yoldan karşıya geçip, Karya’lılardan bu yana yerleşimin ve yaşamın
kesintisiz olarak devam ettiği Stratonikeia
Ören Yeri’ne giriyoruz. Karya simgesi “Çift
Ağızlı Balta” kabartmalı
oldukça büyük dikdörtgen mermeri olan, yıkık bir
evin kolonunu da gördükten sonra Osmanlı döneminde döşenmiş taş yollar üzerinde
bulunan evlerde kullanılan devşirme tarihi eserlere bakarak yaklaşık bir km.
daha devam ediyoruz. Agora, Roma hamamı
ve
Osmanlı Boya Atölyesi’nin yanından geçip Antik Tiyatro’ya ulaştığımızda saat
17.40 oluyor. MS 340-350 yıllarında meydana gelen depremin tiyatro tribünleri
üzerinde bıraktığı dalgalı taşlar üzerinde kaldırdığımız şarap kadehleriyle, 27.04.2013-11.02.2018 tarihleri
arasında 22 etapta (20 Tane 2, 1 tane 3, 1 tane 1 günlük olmak üzere toplam 44 günlük) 5 yıldır
yürüdüğümüz Karya (Karia) Yolu faaliyetimizi sonlandırıyoruz.
Wikiloc’a göre bugün 336-638
metreler arasında iniş-çıkışlar yapa yapa 30,66 km. yürümüşüz. Sert zemin toprak-asfalt
köy ve orman yolları
ile ara ara patikalarda devam eden rota,
uzun olmasının dışında çok zorlu değil. Kırmızı-beyaz
işaretler bu rotada da solmaya başlamış. Suları az akan iki çeşme gördüm. Stratonikeia girişine kadar mesafe-yön levhası
görmedim. Böylece 2 günde toplam
56,88
km. 5 yılda ise toplam 846,73 km. yürüyerek, Karya Yolu rüyamız mutlu bir şekilde bitmiş oluyor. Şükürler olsun. Bizlere
bu güzel rüyayı yaşatan bilge rehberimiz Sn. Zeki VAROL ile milli artçımız
Sn.Refik
KIZILATA’ya ve katılımları ile bu güzellikleri daha da çoğaltan tüm Karya
sevdalısı arkadaşlara ne kadar teşekkür etsem azdır. Sağ olsunlar, var
olsunlar.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
KARYA(Karia) YOLU - 21.
Etabı - Muğla Çevresi Bölümü(3) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
KARYA(Karia) YOLU - 21.
Etabı - Muğla Çevresi Bölümü(3) videosunu görmek
için lütfen burayı tıklayınız.
Stratonikeia Ören Yeri – Eskihisar-Yatağan/Muğla
Halen 5-6 ailenin
tarihi dokuyla iç içe yaşamaya devam ettiği Stratonikeia Antik Kenti,
Karyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Beylikler, Osmanlılar ve
Cumhuriyet döneminden bu yana, yaşamın kesintisiz
olarak devam ettiği müthiş bir
ören yeri. Strabon’a göre kente ismini, Selevkos kralı I. Antiokhos, önce üvey annesi sonra karısı olan Stratonike’ye ithafen vermiş. Oldukça geniş alana yayılmış
olmasına karşın az bir
bölümü ortaya çıkartılan kentin, döşeme taş yolları
Osmanlı döneminden kalmış. 18. yüzyıl Osmanlı Boya Atölyesi ahşap bir çatıyla
korunmaya alınmış. Yaklaşık 7.000 kişilik Roma dönemi tiyatrosuna karşıdan
bakıldığında sağ tarafı, MS 340-350 yıllarına tarihlenen depremin etkisiyle
dalgalı bir deniz gibi eğri büğrü hale gelmiş. Biri Lagina Hekate, diğeri Zeus
Khrysaeron olmak üzere iki kutsal
alan ile kent erkeklerinin spor
yapıp sosyalleştiği antik dönemin en büyük gymnasionlarından birine sahip tek
kent devletiymiş. Yani kısacası; hem Roma Caddesi’nin, hem de Osmanlı taş
döşeme yollarının, hem Augustus Tapınağı’nın,
hem de Şaban Ağa Camii’nin, hem
Roma Hamamı’nın, hem de Beylikler dönemi Selçuk Hamamı’nın, hem Bizans evinin,
hem de Osmanlı konaklarının, hem Antoninus Pius Çeşmesi’nin, hem de Adnan
Menderes
Çeşmesi’nin birlikte görülebileceği, bunların yanında binlerce yıllık,
iç içe geçmiş tarihi eserlerin ortasındaki antik köy kahvesinde, odun ateşinde
çay-kahve içilebilen olağanüstü büyülü bir yer Stratonikeia Ören Yeri.
Turgay TEKMEN 26 Şubat 2018 16:33
YanıtlaSilFotoğraf, görüntü ve yazılarınla Karya yolunu unutulmaz kıldın, eline, emeğine, beynine sağlık, teşekkür ederiz
Ayhan DERMANLI 26 Şubat 2018 16:50
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. Çok teşekkür ederiz.
Netice KURTOĞLU 26 Şubat 2018 16:56
YanıtlaSilAyhan Abicimmmm. Ellerine sağlık harika bir albüm oldu bizim için gerçekten, her şey için çoookkk teşekkür ederiz ve dört gözle hazırlayacağın kitabını bekliyoruz bilesin.
Bahadır BİLGENOĞLU 26 Şubat 2018 16:58
YanıtlaSilKarya yolunda, son etapları senin yazılarınla, fotolarınla takip ettim... Güzel insanlarla, güzel şeyler paylaşıldı.... Umarım, ilerde bu güzellikleri kaleme alırsın, daha çok insana ilham kaynağı olursun....
Saygılar, sevgiler...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilNecip AMİR 26 Şubat 2018 17:03
YanıtlaSilKeyifli bir Ayhan YÖRÜK klasiği. Alkış
Oğuz Kaan ŞENOL 26 Şubat 2018 17:56
YanıtlaSilBravo Ayhan bey büyük emek..
Erdinç IŞIKLIGÜN 26 Şubat 2018 18:18
YanıtlaSilHarika bir çalışma ve kalıcı bir eser olmuş. 5 yıl sonra elde kalan bu belgeler ilerde değil şimdi bile tarihi bir değer arz ediyor. Ellerinize sağlık Ayhan bey.
Yaşar KÜSBECİ 27 Şubat 2018 04:26
YanıtlaSilAyhan Abim eline yüreğine emeğine ne desek az gelir. Son etapta olmasam da ordaydım gibiydim .
Sonsuz teşekkürler.