06-07 Ocak 2018 tarihlerinde Muğla Çevresi Bölümü’nün
2. etabı olan Ula Göleti-Yeniköy-Karabağlar-Muğla-Değirmendere Kanyonu-Masa
Dağı-Muğla-İkizce-Kozağaç arasını yürümek üzere, Sn. Zeki VAROL
rehberliğinde, Karya Yolu sevdalısı
40 arkadaş, cumartesi sabaha karşı Muğla’ya
hareket ediyoruz. Yürümeye başlamadan önce, Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemlerinde hayatını arkeolojik ve kültürel değerlerin korunmasına adamış, 1884 yılında Asarı Atika Nizamnamesi’ni (Eski Eserler
İmparatorluğu’nun son dönemlerinde hayatını arkeolojik ve kültürel değerlerin korunmasına adamış, 1884 yılında Asarı Atika Nizamnamesi’ni (Eski Eserler
Kanunu) çıkartarak, eski eserlerin
devlet malı sayılmasını sağlayıp, bunların yurt dışına çıkarılmasının önlenmesi
konusunda büyük mücadele vermiş, ilk
Türk Müzecisi Osman Hamdi Bey’in, ilk
kazısını yaptığı Lagina Ören Yeri
ile bugün müze haline getirilmiş
kazı sırasında kullandığı evi gezip göreceğiz. Saat 09.30
sularında geldiğimiz Yatağan’ın Turgut Köyü’nde bulunan Lagina Hekate Tapınağı, Anadolu'ya özgü Karya kökenli bir tanrı
olan, Zeus tarafından diğer tanrılardan üstün tutularak karalarda,
denizlerde, yeraltında ve göklerde yetki verildiği için çok yönlü tanrıça Hekate’ye adanmış. 11 km. uzağında bulunan Stratonikeia
kentinin kutsal alanı olarak inşa
edilmiş. Hekate kutsal alanında tanrıça için birçok tören düzenlenmesinin
yanında, 4 yılda bir
düzenlenen elinde anahtar taşıyan genç bir kız “Kleidophoros”
bulunan tören alayı, anahtarı Stratonikeia Antik Kenti’nden Lagina’ya kadar
kutsal yoldan yürüyerek getirirmiş. Bu tören, hem tanrıçanın yeraltı dünyasının
anahtarını elinde tuttuğunun, hem de bu dini merkezin Stratonikeia’ya
bağlılığının bir göstergesiymiş. Osman Hamdi Bey tarafından kazılarda çıkarılan
eserler develer ve kağnılar ile Güllük Limanı’na taşınarak gemilerle İstanbul
Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüş. Yoğun sis altında oldukça serin bir havada
45-50 dakika kadar
gezdiğimiz Lagina Hekate Tapınağı’ndan kısa bir yürüyüş ile 10.30 sıralarında Osman Hamdi Bey Evi
Müzesi’ne geçiyoruz. Lagina Ören Yeri kazıları esnasında iki yıl kaldığı ahşap
konağın restorasyonu, çok güzel yapılmış. Başta “Kaplumbağa Terbiyecisi”
olmak üzere, Osman Hamdi Bey’in yağlı boya eserlerinin birer
kopyasının (röprodüksiyon) sergilendiği, şirin Ege evinden ayrılarak yürüyüş başlangıç
noktamız olan Ula Göleti girişine 11.50'de gelip, Muğla Çevresi Bölümü (2) etkinliğimize başlıyoruz.
Muğla Çevresi Bölümü (1)
etkinliği olarak Akyaka-Ula Göleti arasını 30.10.2015 tarihinde yürümüştük. Bir süre Ula Göleti kıyısındaki yolda devam eden
yürüyüşümüz önce, son yağmurlar ile akmaya başlamış küçük derenin şırıltısı
eşliğinde çam ormanı içindeki patikada yükselerek,
sonra da yangın atlama
yolundan Yeniköy-Karabağlar Yaylası’na inişe geçerek devam ediyor. Bildiğiniz
gibi ülkemizde yaylalar genellikle yerleşim yerlerinden daha yükseklerde olur.
Çünkü sıcaklar bastırdığında daha serin yerler, daha yüksek bölgelerdir.
Karabağlar Yaylası’nda ise tam tersi
bir durum varmış. 670 m. yükseklikteki Muğla’dan daha aşağıda olan Karabağlar
Yaylası yazın Muğla’ya göre daha serin
oluyormuş. Son yağmurlar ile sular altında kalan çamurlu yayla yollarında yürüyerek
yaylanın
bir başından öbür başına geçiyoruz. 16.30 sularında da Muğla evlerinin
başladığı şehrin kıyısında ilk gün yürüyüşümüzü bitirip otobüsümüz ile akşam
kalacağımız Akyaka’ya hareket ediyoruz. Wikiloc’a göre bugün 630 m.den 795 m.ye çıkıp 606
m.ye inerken
16,18 km. yürümüşüz. Ula Göleti-Yeniköy-Karabağlar-Muğla
arası zorlu olmamasına rağmen çok sevimli bir etap değil. Ula
Göleti’nin üst tarafındaki kısa çam ormanı içindeki çıkış dışında, genellikle asfalt ve toprak yollarda yürünüyor. Karabağlar Yaylası içindeki yollar
yağmurlu havalarda, diz hizasında çamurlu su
altında kaldığı için önlem alınmalı. Solmaya başlamış kırmızı-beyaz işaretleri ara ara gördüm. Mesafe-yön levhası sadece Karabağlar Yaylası’nda var. Çeşme
görmedim. Akyaka’da akşam kaldığımız Azmak’ın
hemen kıyısındaki Tatil Apart gayet temiz ve güzel bir tesis. (0 252 243 5470 – 0 542 837 1842) 07.01.2018 Pazar sabahı 08.00
sıralarında Tatil Apart’ın bahçesinde yaptığımız yaş günü kutlamasından sonra yürüyüş
başlangıç noktamız olan Muğla’ya hareket edip,
09.00 sularında Cumhuriyet Meydanı’nda ikinci gün yürüyüşümüze başlıyoruz.
Kurşunlu Camii, Koca Han İnsan Hakları Parkı, Saat Kulesi, Yörük Obaları
Derneği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Konakaltı İskender Alper Kültür
Merkezi, Zahire Pazarı, Şahidi Camii ile halen
yaşayan küçük küçük onlarca otantik
dükkanın bulunduğu daracık sokaklarda yürüyüp şehrin sınırında, Masa
Dağı’nın sağ tarafındaki Saburhane Bölgesi’nin sonundan Değirmendere Kanyonu’na giriyoruz. Kanyon girişine “Karia Yolu Muğla Başlangıç
Noktası”
tabelası konulmuş. Çok güzel bir tabela olmuş bence. Sonuna yaklaştığımız 800 km.lik Karya Yolu yürüyüşlerimizin herhangi bir yerinde bu tabelaların olmamasının
eksikliğini hissetmiştim hep. Likya Yolu
başlangıç ve bitiş tabelalarında olduğu gibi Karia
Yolu başlangıç ve bitiş tabelaları da 7 Bölge'ye konulmalı diye düşünüyorum. Değirmendere Kanyonu,
Muğla’nın hemen yakınında bulunan çok güzel bir tabiat alanı. Eski bir su değirmeni olduğunu düşündüğüm yıkık taş yapının yanından geçerek
yaklaşık 4-5 km. sonra şelale-kazan denilen mevkie yaklaştıkça
küçük küçük büvetlerde (havuz) suyu görüyoruz. Derede fazla su yok. Şelale-kazan
mevkiinde sarı uzun otlardan damlayan-sızan sular altında, yaklaşık 50-60 metrelik yan duvar geçişi yaparak kanyonun
diğer tarafından Muğla şehir merkezine doğru dönüşe geçiyoruz. Değirmendere Kanyonu, şelale bölgesine gidiş-geliş
8, bizim yaptığımız gibi yan duvar
geçişi yaparak Masa Dağı
tarafından dönüş yaklaşık 9-10 km. civarında. Mobolla Kalesi’nin yanından devam
ederek, üstünün masa gibi düz olmasından dolayı halk arasında Masa Dağı denilen Asar Dağı-Hisar Tepe’den Muğla’yı kuşbaşı seyredip şehir
merkezine iniyoruz. Kadir Usta’nın Yeri’nde meşhur Muğla köftesini yedikten sonra Masa
Dağı’nın bu sefer
sol tarafındaki vadiden yükselmeye başlayarak önce İkizce Köyü’ne ulaşıyoruz. Köy
çıkışından sonra oldukça yüksek, dikenli pıynar
ağaçları, sonra da çam ormanı içinde devam eden yürüyüşümüzü 17.10'da Kozağaç köy kahvesinde bitiriyoruz.
Wikiloc’a göre bugün 714 m.den 1.035 m.ye çıkıp 731 m.ye indikten sonra, tekrar 1.108 m.ye çıkıp 980 m.ye inerken toplam 24,97 km. yürümüşüz.
Dünkü sevimsiz rotadan sonra bugünkü Muğla-Değirmendere
Kanyonu-Masa Dağı-Muğla-İkizce-Kozağaç arası bizlere ilaç gibi geliyor.
Biraz uzun olmasına rağmen zorlu olmayan, çok güzel bir rota.
Değirmendere Kanyonu yan duvar geçişine
dikkat edilmeli. Değirmendere Kanyonu ile Masa dağı arasında 3-4 tane çeşme var. Rotanın diğer kısımlarında çeşme görmedim. Solmaya başlamış
kırmızı-beyaz işaretler az da olsa var. Mesafe-Yön levhası İkizce Köyü dışında yok. Böylece 2 günde toplam 41,15 km. tamamlanmasına 1 etap kalan Karya (Karia) Yolu’nda da şu ana kadar toplam 789,85 km. yürümüş olduk. 27.04.2013 yılında
başlayan Karya (Karia) rüyamız maalesef bitmek üzere. Biz’lere, bu güzel rüyayı yaşatan masal kahramanımız
Sn. Zeki VAROL en başta olmak üzere, milli artçımız Sn. Refik KIZILATA ile
yürüyüşçü 40 arkadaşıma ve kaptanımız Ahmet Bey’e çok ama çok teşekkür ederek
yazımı bitiriyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
KARYA(Karia) YOLU - 20.
Etabı - Muğla Çevresi Bölümü(2) fotoğraflarını görmek
için lütfen burayı tıklayınız.
KARYA(Karia) YOLU - 20.
Etabı - Muğla Çevresi Bölümü(2) videosunu görmek
için lütfen burayı tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder