02-03-04 Kasım 2019
tarihlerinde, Yukarı Mezopotamya-2
etkinliği kapsamında DİYARBAKIR-MARDİN
ve MİDYAT bölgesini gezip görmek üzere
30 arkadaş, sabah 06.40 uçağı ile İzmir’den
Diyarbakır’a uçuyoruz. Bu benim Yukarı
Mezopotamya
Bölgesi’ne yaptığım 2.
etkinlik. 19-20-21-22 Mayıs 2016 tarihlerinde yaptığımız Yukarı
Mezopotamya-1 etkinliği (Gaziantep-Urfa-Nemrut Tümülüsü/Adıyaman) hakkında hazırladığım yazı, fotoğraf ve videoları blog sayfamın aşağıda ki
Mezopotamya-1 etkinliği (Gaziantep-Urfa-Nemrut Tümülüsü/Adıyaman) hakkında hazırladığım yazı, fotoğraf ve videoları blog sayfamın aşağıda ki
linkinde bulabilirsiniz. (https://ayhanyoruk.blogspot.com/search/label/Yukar%C4%B1%20Mezopotamya%20Etkinli%C4%9Fi)
Saat 08.30 sularında indiğimiz Diyarbakır Havaalanı’nda Türsab Belgeli
rehberimiz Sn. Murat GEZER (0542
8964468) bizleri karşılayıp kahvaltı
üzerinde,
birbirinin güneşini kapatmayacak şekilde geniş aralıklarla inşa edilmiş modern
binalar, yürüyüş ve bisiklet yolları, parklar, kafeler, restoranlar çağdaş bir
kent. Yıllarca yazılı ve görsel basında gördüğüm terör görüntülerinden sonra
dumura uğruyorum. Bütün gün,
akşam 23.00’e kadar, eskisiyle, yenisiyle Diyarbakır’ın
her yerini yürüyerek gezip, kadınlı-erkekli
sosyal hayatın canlılığını gördükten sonra “Bir de denizi olsa İzmir’den hiçbir
farkı yok.” diye düşünmeden edemiyorum. Yazımın başında 3 gün birlikte
olduğumuz
rehberimiz Murat Bey’e çok teşekkür etmek istiyorum. Gezdiğimiz müze,
kilise, ören yeri vb. tarihi yerleri, hem bilimsel açıklamalarıyla hem de
mahalli hikâyeleriyle anlatan, turizm eğitimi almış, mesleğini severek yapan yöre
insanı bir rehberle bölgeyi gezmek gerçekten
bir ayrıcalık. Saat 09.00’da
kahvaltı yapmak üzere geldiğimiz Kastal
Mutfak-Cafe’de (0412 2237310) ikinci kez dumura uğruyorum. Bir kahvaltı
sofrası ki, bir tek kuş sütü eksik. Hem gözlerimiz hem de midelerimiz bayram
ediyor. Sadece bu kahvaltı için Diyarbakır’a
Hurriler tarafından, günümüzdeki şekli ise 349 yılında (M.S. 4. yy.) Roma imparatoru 2. Constantinus tarafından “kalkan balığı” şeklinde inşa edilmiş.
Surlar 5.500 m. uzunluğunda, 12 m. yüksekliğinde, 3-5 m. genişliğindeymiş. Bugün 6 tanesi
mevcut olan 75 civarında
burç ile takviye edilmiş. Batıda “Urfa
Kapı”, güneyde “Mardin Kapı”, doğuda “Yeni Kapı”, kuzeyde ise “Harput Kapı” olmak üzere 4 kapısı bulunuyormuş ve bu kapılar 1930’lu yıllara kadar akşamları kapatılıyormuş. Karacadağ’dan akan
11.00 oluyor. Artuklu Kemer Köprüsü ile Arslanlı Çeşme
arasında Diyarbakır Tarihi ve müze hakkında rehberimiz Murat Bey ile
Zeki Bey’in anlatımlarını dinliyoruz. Saat 12.15’e kadar eski Adliye A binası olan Arkeoloji
1 - Kronolojik Sergileme Alanı
ile
halen Sanat Galerisi olarak
kullanılan Saint George Kilisesi’ni
gezip, müze kenarından Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri’ni seyrediyoruz. Tarihi
süreçte Vilayetin yönetim merkezi olan İç Kale’de, yemyeşil bir ortamda gri-siyah bazalt taşlarla inşa edilmiş
Cephanelik’i, Valilik Kabul Makamı ve Kent Müzesi’ni, İdari Bina’yı, Eski Cezaevi
Binası’nı, Amida Höyük ile Artuklu Sarayı’nı ne yazık ki gezemiyoruz.
Çünkü buraların tamamını gezmek için bütün günü buraya ayırmamız lazım. Saat
12.15’te
ilk kabul eden topluluk Süryani’lermiş. 11. yy.dan 19. yy.nın sonlarına kadar Süryani Patrikliği’ne ev sahipliği yapmış. 2005 yılında tamamlanan restorasyon ile bugünkü otantik görünümüne kavuşmuş. Müze görevlisi diyakoz (papaz yardımcısı) beyden Süryaniler
Behram Paşa tarafından yaptırılan bir Mimar Sinan eseriymiş. Günümüzden yaklaşık 450 sene önce büyük usta Mimar Sinan, bugünkü inşaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünü giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanlarda taş inşaatında kullanmış. Kündekari
tekniğiyle yapılan giriş kapısının arızalı bölümü, bugün dahi tamir edilemiyormuş. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Dengbej Evi 2007 yılında açılmasıyla Kürt sözlü edebiyatının temelini oluşturan dengbejliğin yaşatılması sağlanmış. Dillere destan sevdaların,
doğanın, acının, sevdanın, hüznün, gidenin ardından yakılan ağıtın "stran” adı verilen türkülerle anlatılmasıymış dengbej. Kurulan divanda üç halk sanatçının gırtlak gücüne dayanarak icra ettiği duygu yüklü kürtçe türküleri 15 dakika kadar dinliyoruz. İkram
edilen çayların parasını ödemek istiyoruz. Kabul ettiremiyoruz. Dengbej Evi’nden yürüyerek Ulu Cami’ye gidiyoruz. Emeviler zamanında bölgede İslamiyet’in yayılmasıyla birlikte Şam Emeviye Camii’ne benzetilerek Mama Tor olarak bilinen bir kilisenin üzerine inşa edilen
Ulu Cami’den, ilk İslam kaynakları bahsediyormuş. 1085 yılında kenti ele geçiren Selçuklular Cami’yi büyük onarımdan geçirmişler. Geniş bir avlu etrafında dizili mekânlardan oluşan Camiye 3 farklı yöndeki kapılardan girilmekte. Müslüman âlemi için dünyadaki en önemli
5. kutsal yapıymış. Ulu Cami’den yürüyerek önce Cahit Sıtkı Tarancı Evi ile Ahmet Arif evlerine gidiyoruz. Rehberimizden şairlerin yaşamı, şiirleri ve evler hakkında bilgiler alıyoruz. Sonra da Şeyh Matar Camii ve Dört Ayaklı Minare’ye geçiyoruz. 1500 yılında Akkoyunlu
Sultanı Kasım Bey zamanında Şeyh Mutahhar Türbesi’nin bulunduğu arsa üzerine yapıldığı için bu adı almış. Caminin minaresi, 4 yalın sütün ve başlıklar üzerine oturan kare mimarisi ile Anadolu camileri içinde tek örnek oluşturmaktaymış. Rahmetli Tahir ELÇİ’yi öldüren
mermilerin izlerini Dört Ayaklı Minare üzerinde görmek içimi burkuyor. Demircilerin, kalaycıların, bakırcıların bulunduğu sokaklarda yürüyerek Sülüklü Han’a devam ediyoruz. Çok kalabalık olduğu için oyalanmayıp aracımız ile bölgenin en yüksek noktası Kırklar Dağı’nı
köprüdeki kemerlerin bazıları yıkılarak geçişin engellendiği, barış zamanlarında da yeniden onarıldığı için kemerler standart olmayıp birbirinden farklıymış. Bugün doğum günü olan Hümeyra arkadaşımıza köprü üstünde Diyarbakır Burma Kadayıf’lı ile sürpriz bir
doğum günü partisi yaptıktan sonra köprü ayağının hemen kenarında Dicle Irmağının kıyısındaki çay bahçesinde biraz dinleniyoruz. Çaylar semaver ile geliyor. Diyarbakır’da düğün yapanlar düğün kıyafetleri ile gelip köprü üstünde halay çekiyorlar. Bizler de çaylar
ve kahvelerimiz içip, köprü üstünde halayımızı da çektikten sonra aracımız ile tekrar merkeze dönüyoruz. Surlara çıkıp üzerinde kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Saat 17.00 olmuş. Artık hava kararmak üzere. Aracımız ile akşam kalacağımız Demir Hotel’e hareket ediyoruz.
Otele yerleştikten sonra akşam yemeği için Diyarbakır Sokakları’na dağılıyoruz. Bir kısmımız Kaburga Dolması yemeye gidiyor bir kısmımız da Ciğer Kebabı. Ben, Serpil Hanım ve Ülkü Ağabey Ciğerci Remzi’de Diyarbakır ciğer kebabının tadına bakıyoruz.
Bu bölgede her lokantada kebaptan önce bir sürü yeşillik ve meze ikram ediliyor. Diyarbakır ciğer kebabı Urfa ciğer kebabına göre daha iri taneli. Gözümüz, damağımız ve de midemiz ciğer ile bayram ettikten sonra yürüyerek önce Hasanpaşa Hanı’na
sonra da Sülüklü Han’a gidiyoruz. Gece 23.00’e kadar Sülüklü Han’ın otantik havasında Süryani Şarabı içerek sohbet edip otelimize dönüyoruz. 2 kadehten daha fazla siparişin verilememesi güzel bir uygulama olmuş. 03 Kasım sabahı Zeki Bey ile Ulu Cami’den geldiğini tahmin
ettiğimiz ezan sesiyle uyanıyorum. Hoca-müezzin o kadar güzel sabah ezanını okuyor ki sonuna kadar büyük bir keyifle dinliyorum. Allah bütün camilere böyle ezan okuyan hoca-müezzin nasip etsin. Sonra saat 07.00’de
güneş doğarken otelimizin çatı katında mükemmel bir kahvaltı yaptıktan sonra Mardin’e doğru yola çıkıyoruz. 4 yıldızlı Demir Hotel’den (0412 2288800 - www.demirhotel.com.tr) çok memnun kalıyoruz. Gönül rahatlığıyla herkese tavsiye ediyorum. En başta
sevgili arkadaşlarım Sn. Zeki VAROL ile Sn. Refik KIZILATA ve çektiği çok güzel grup fotoğrafları için Sn. Ülkü SEVGİ olmak üzere rehberimiz Sn. Murat GEZER’e ve katılımcı bütün arkadaşlara çok teşekkür ederek etkinliğimizin birinci günü Diyarbakır yazımı bitiriyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
Diyarbakır fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Diyarbakır video günlüğü görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Yine herzamanki gibi harika çekimler ve anlatım eline sağlık abi
YanıtlaSilAyhan DERMANLI 15 Kas 2019 11:08
YanıtlaSilTebrikler. Resimler ve bilgiler çok güzel. Diyarbakır'ı ziyaret edecekler mutlaka okumalı.
Şıvan AYUS 15 Kas 2019 21:14
YanıtlaSilPaylaşımlarınızı zevkle takip ediyorum, Zerzevan ile ilgili paylaşımlar için kazı ekibi adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Dilaver KARCILAR 15 Kas 2019 16:33
YanıtlaSilÇok beğendim sayende o bölgeyi tanımış olduk.