Kocaeli, Hatay,
Aydın ve İzmir’den 14 arkadaş ile 19-20-21-22
Mayıs 2016 tarihlerinde gittiğimiz GAZİANTEP,
ŞANLIURFA ve Adıyaman NEMRUT TÜMÜLÜSÜ etkinliğimiz, benim yukarı
Mezopotamya bölgesine yaptığım ilk seyahat oldu. İnsanlık tarihinin en eski izlerinin bulunduğu,
Mezopotamya bölgesine yaptığım ilk seyahat oldu. İnsanlık tarihinin en eski izlerinin bulunduğu,
pagan dönemin ardından 3 büyük semavi dinin doğduğu coğrafyadan tabii
olarak çok etkilendim. 2000 civarında fotoğraf ve video çekmişim. Sevgili
rehberimiz Zeki VAROL’un mükemmel organizasyonu sayesinde bu kadar kısa sürede
o kadar çok yer gezip o kadar çok lezzet tadmışız ki
bunu bir yazıya sığdırabilmem
çok zor. O yüzden yukarıda isimlerini yazdığım 3 ayrı başlık altında
gezip gördüklerimi anlatmaya çalışacağım. Toplanma noktamız Adana’ya
vardığımızda arkadaşları beklerken ilk ne yaptık dersiniz? Havalimanından taksi
ile gittiğimiz merkezde,
gördüğümüz ilk kebapçıda Adana kebap yedik. Saat 22:30
sıralarıydı. 19 Mayıs 2016 sabaha karşı saat 03:00 sularında tüm ekibin
toplanmasıyla Gaziantep’e doğru hareket ettik. 06:30 sıralarında vardığımız Islahiye
Belediyesi Kültür Merkezi’nde, Aşçılık Öğretmeni Sn. Fethiye Hanım’ın
hazırladığı yöresel lezzetler Malhuta
ve Tarhana çorbaları ile nefis bir
kahvaltı yaptıktan sonra etkinliğimizin ilk durağı, Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi Açık Hava Müzesi’ne(Islahiye/Gaziantep) geldik. M.Ö.14.yy. ile 7 yy. arasında, yakın doğunun en büyük taş ocağı
ve heykel işleme atölyesi olan Yesemek Taş Ocağı’nda, özellikle Hitit, Suriye, Arami
ve Asur sanat unsurları ile Oriantalizm
adıyla anılan bir üslup meydana gelmiş. Bu üslup, batıda gelişmeye başlayan Ege
kültürlerini etkileyerek Yunan sanatının çekirdeğini oluşturmuş. Büyük
bir
organizasyonla işletilen, taşların ocaktan kesilmesi, yontu taslaklarının
hazırlanması ve tamamlanmasına kadar ki evrelerin teker teker örnekleriyle
görülebileceği, dünyada eşi benzeri olmayan antik dönem heykel okulu niteliğinde ki Yesemek Taş Ocağı ve Heykel
Atölyesi’nden, Müze görevlisi Sn. Ali ÇİÇEK’e (0 537 7774081) teşekkür ederek ayrılıyoruz. Sonra Tarihinin M.Ö. 4000 yıllarında başladığı, M.Ö. 18.yy ile 15.yy. arasında ise, Anadolu’nun
Hattuşaş’dan sonra en
ihtişamlı Hitit şehirlerinden biri olan Tilmen Höyük Arkeolojik ve Çevre Parkı’na(Islahiye/Gaziantep) geliyoruz. Yapılan arkeolojik kazılar
neticesinde Tilmen Höyük’te Erken Tunç, Orta Tunç, Demir, Roma, Bizans ve İslami
dönem katmanları bulunmuş. Saat 09:45 sularına kadar Tilmen
Höyük’ü gezdikten sonra Gaziantep’e doğru hareket ediyoruz. Yolun her iki tarafı uçsuz bucaksız gözün
alabildiği her yer, Antep fıstık ağacı ile dolu. Saat 11:30
sularında vardığımız Gaziantep kent merkezinde ilk durağımız Zeugma Mozaik
Müzesi’ne çok yakın olan ünlü
Kebapçı Halil Usta. Neredeyse Ülkemizden ve
dünyadan bütün ünlüler buraya gelmiş. Bütün duvarlar onların resimleri ile dolu.
Burada kaşık salatası, ızgara
kebap çeşitleri ve küşleme
ile damaklarımızı
şenlendirdikten sonra, dünyanın en önemli müzelerinden Zeugma Mozaik Müzesi’ne geliyoruz. Konu ve renk çeşitliliği, metrekareye düşen her bir mozaik
taşı(tessera) sayısını fazlalığı ile dikkat çeken müzede,
üç boyutlu tasarımlar
ve üst düzey tekniklerle dönemin mimarisi, yaşam biçimi, fauna ve florasının
zengin biçimde mozaiklere aktarılması, Zeugma’yı dünyanın en önemli mozaik
müzelerinden biri haline getirmiş.
Elin fırça gibi kullanılarak, mozaik
üzerinde bulunan toprağın temizlenmesi, eksik olan taşların el parmağı
kullanılarak yerine yerleştirilmesi vb. uygulamalar mozaiklerin nasıl
yapıldığını göstermesi
açısından çok güzel bir uygulama olmuş. Yaklaşık
14:40 sıralarında müzeden ayrıldıktan sonra Gaziantep’in içinde yürüyerek
gezmeye başlıyoruz. Akşama kadar o kadar çok yer geziyoruz ki burada sadece isimlerini
yazabiliyorum.
-Bayazhan,
-Metin Sözen Eğitim ve Kültür
Merkezi,
-Kurtuluş Camii (Meryem Ana Kilisesi
– Surp Asdvadzadzin Katedrali),
-Ömer Ersoy Kültür Merkezi (Aziz
Bedros Kilisesi),
-Oyun ve Oyuncak Müzesi,
-Atatürk Anı Müzesi,
-Ömeriye Camii,
-Güllüoğlu Baklava,
-Gaziantep Sinagogu
(Gaziantep Üniversitesi (Eski Havra) Kültür Merkezi),
-Gaziantep Kalesi,
-Gaziantep Savunması ve Kahramanlık
Panoraması Müzesi,
-El Sanatları Çarşısı,
- Tahmis Kahvesi....
Resmen ayaklarımıza karasular indi. Saat 19:00 sıralarında Gaziantep’in bir başka lezzet durağı İmam Çağdaş Kebap ve Baklava lokantasına
Resmen ayaklarımıza karasular indi. Saat 19:00 sıralarında Gaziantep’in bir başka lezzet durağı İmam Çağdaş Kebap ve Baklava lokantasına
geliyoruz. Burada da Gavur Dağı Salatası, Ali Nazik, Altı ezmeli, kebap çeşitleri ve baklava
ile mest olduktan sonra, akşam kalacağımız Garni Otel’e geçiyoruz. Üç yıldızlı gayet temiz olan Garni Otel’de(0
342 2513100 – 2513102) hemen dinlenmeye geçiyoruz. Sabah kalktığımızda
her yer
polis kaynıyor. Meğer akşam bir iki sokak ötede yakalanacağını anlayan canlı
bir bomba kendisini patlatmış, diğeri ise canlı yakalanmış. Yorgunluktan öyle
bir sızmışız ki hiçbir şey duymamışız. Etkinliğimizin 2. Gününe (20.05.2016), ünü ülke dışına taşmış bir başka lezzet durağı
Katmerci Zekeriya Usta’da katmer ile kahvaltı yaparak başlıyoruz. Gerçekten bugüne kadar yediğim en güzel en lezzetli katmer. Ayrıca esnaflık da çok iyi. Herkes birer tane
sipariş verirken “İsterseniz iki kişi bir katmer alın, yetmez ise ilave
istersiniz.” şeklinde bizleri ikaz etmeleri
çok güzel. Oradan saat 10:00
sularında Nizip İlçe sınırları içinde bulunan Zeugma(Belkıs) Ören Yeri’ne
geliyoruz. Fırat’ın en dar yeri olan, “geçit” anlamına gelen
Zeugma, tarih boyunca doğudan batıya, kuzeyden güneye antik ticaret
kervanlarının, orduların en önemli geçiş
noktası olmuş. Bugün büyük bölümü
Birecik Barajı sularının altında kalması sebebiyle, Fırat Nehri’nin bu dar
bölgesini algılamak çok zor. Çok yoğun çalışmalar sonunda Birecik Barajı su
tutmaya başlamadan önce çıkarılan ve her birinin bir şaheser olduğu belirtilen mozaikler,
duvar resimleri, Mars Heykeli ve Kil Mühür Baskı koleksiyonu, Gaziantep Mozaik
Müzesi’nde sergilenmekte. Danae ve Dionysos evleri, 400 ton demir kullanılarak
yapılan üst örtü çalışmasıyla çok güzel olmuş.
Bu sayede mozaik, fresk ve tüm
buluntular yerinde korunmuş, merdivenler ile eserlerin zarar görmeden herkesin gezmesi
sağlanmış. Saat 10:45 gibi buradan ayrılarak yine Nizip İlçe sınırları
içinde bulunan Fevkani Kilisesi’ne
geçiyoruz. Kitabesi bulunmayan, yapı tarzından
11. – 12. yy.’da,
Bizans döneminde yapıldığı sanılan Fevkani Kilisesi'nin, 1800’lü yıllarda Camii olduğu
biliniyormuş. Halen Nizip Belediyesi Engelliler Merkezi olarak kullanılan
Fevkani Kilisesi’nden sonra Şanlı Urfa Halfeti ilçesine doğru devam
ediyoruz. Etkinliğimizin son günü olan
22 Mayıs 2016 Pazar sabahı Adıyaman Nemrut Dağı’nda güneşin doğuşunu seyrettikten sonra tekrar geldiğimiz Gaziantep’de önce Dülük(Doliche) Antik Kenti’ni geziyoruz. Bir zamanların gök ve fırtına tanrısı Teşup, Zeus ve Jüpiter Dolikhenos inançlarının kült merkezi olan
Dülük, dünyada bilinen yeraltına inşa edilen Mithras Tapınakları’nın en büyüğüymüş. En gizemli inançlardan olan Mithras dininin özü “sır” olduğundan bu öğretiye dair yazılı belge bulunmamaktaymış. 2 Salonlu
yeraltı tapınağının mihrabı kınumundaki merkezi nişte “Tauroktoni” adı verilen boğa öldürme sahnesi kabartma halinde işlenmiş. Gaziantep’te ki son durağımız yine çok ünlü bir lezzet durağı oluyor. Kelebek Lokantası.
Burada da Gaziantep’in ünlü Beyran çorbası ile patlıcan kebap yiyerek etkinliğimizin Gaziantep ayağını sonlandırıyoruz. Ata'mızın Gaziantep nüfusuna kayıtlı olduğunu burada, Bayazhan’da öğrendim.
Ömeriye Camii Minaresi üzerindeki Antep Savunması'ndan kalan kurşun deliklerinden etkilenmemek mümkün değil. Gaziantep’in bir de denizi olsa aynı İzmir gibi geldi bana. İnsanları modern, cıvıl cıvıl.
Yalnız şoförler hiçbir şekilde ne yayaya, ne arabalara yol vermiyor. Birbirinden ünlü oldukça büyük mekanlarda ki lezzet duraklarının hepsi,
tıklım tıklım dolu. İnsanlar sıra bekliyor. Bunu görünce “Sanki burada insanlar hiç evlerinde yemek yemiyor mu?” diye düşünmeden edemiyorum.
22 Mayıs 2016 Pazar sabahı Adıyaman Nemrut Dağı’nda güneşin doğuşunu seyrettikten sonra tekrar geldiğimiz Gaziantep’de önce Dülük(Doliche) Antik Kenti’ni geziyoruz. Bir zamanların gök ve fırtına tanrısı Teşup, Zeus ve Jüpiter Dolikhenos inançlarının kült merkezi olan
Dülük, dünyada bilinen yeraltına inşa edilen Mithras Tapınakları’nın en büyüğüymüş. En gizemli inançlardan olan Mithras dininin özü “sır” olduğundan bu öğretiye dair yazılı belge bulunmamaktaymış. 2 Salonlu
yeraltı tapınağının mihrabı kınumundaki merkezi nişte “Tauroktoni” adı verilen boğa öldürme sahnesi kabartma halinde işlenmiş. Gaziantep’te ki son durağımız yine çok ünlü bir lezzet durağı oluyor. Kelebek Lokantası.
Burada da Gaziantep’in ünlü Beyran çorbası ile patlıcan kebap yiyerek etkinliğimizin Gaziantep ayağını sonlandırıyoruz. Ata'mızın Gaziantep nüfusuna kayıtlı olduğunu burada, Bayazhan’da öğrendim.
Ömeriye Camii Minaresi üzerindeki Antep Savunması'ndan kalan kurşun deliklerinden etkilenmemek mümkün değil. Gaziantep’in bir de denizi olsa aynı İzmir gibi geldi bana. İnsanları modern, cıvıl cıvıl.
Yalnız şoförler hiçbir şekilde ne yayaya, ne arabalara yol vermiyor. Birbirinden ünlü oldukça büyük mekanlarda ki lezzet duraklarının hepsi,
tıklım tıklım dolu. İnsanlar sıra bekliyor. Bunu görünce “Sanki burada insanlar hiç evlerinde yemek yemiyor mu?” diye düşünmeden edemiyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
Gaziantep fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Gaziantep video günlüğü görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Mehmet KELEŞ 5 Haziran 2016 17:31
YanıtlaSilSevgili Ayhan bey.
Elinize ve emeğinize sağlık, gerçekten çok ama çok güzel bi yapım olmuş.
Tüm arkadaşlara selamlarımı sunar kendinize iyi bakın, sizlerle vakit geçirmek güzeldi tekrar bekleriz.
Saygılarımla.