15-16-17 Nisan 2011 tarihlerinde, ışık ve aydınlıklar ülkesi Likya'nın son etabı olan Olimpos-Hisarçandır arasını bilge rehberimiz Sn. Zeki VAROL eşliğinde çok uyumlu bir ekip ile yürüyerek, toplam 509 km.lik parkurun sonuna ulaştık. Bu etap da bir önceki Kumluca-Olimpos etabı gibi çok güzel bir parkur.
Çoğunlukla orman içinde, 20-25 m.lik çam, sedir, ardıç, sandal vb. ağaçların gölgesinde
yürünüyor. Bir çok yerde çeşme bulunduğu için susuzluk çekilmiyor. Manzara ise muhteşem. Açık havada Antalya bile çok rahat seyrediliyor. Tahtalı Dağı hâla bembeyaz kar altında. Her yer portakal çiçeği kokuyor.
Etkinliğimizin birinci günü 15 Nisan cuma sabahı 06.00 gibi Kumluca Nur Pastanesi’ne vardık. Otobüsten indiğimizde çok güzel bir koku, bizi sarıp, sarmaladı. Önceleri hanımeli-nergiz kokusu sandık. Fakat o kadar yoğunki, Sn. Nermin ÇALIŞ bizi meraktan kurtardı; portakal çiçeği. Misler gibi güzel
kokuyu derin derin soluyarak, önceden sipariş verdiğimiz Nur Pastaneleri’nin ünlü mantarlı böreği ile kahvaltımızı yaptık. Daha sonra Olimpos'ta 2 gece konaklayacağımız Deep Green Bungalows'a (0 242 8921090-www.olymposdeepgreen.com) giriş yaptık. Burası portakal ağaçlarının içinde, güleryüzlü sımsıcak
personeli ile temiz bir tesis. Yemekler biraz daha özenli seçilebilirdi. Portakal ağacının bu kadar çok olduğu bir yerde, meyve olarak yemek sonrası bir portakal bile ikram edilmemesi, bence hoş olmayan eksiklik. Saat 08.30 sıralarında yürüyüşümüze başladık. Önce Olimpos Antik Şehri'ni hızlı bir şekilde dolaştık.
Uzun, Olimpos-Çıralı Sahili'ni yürüyerek geçtik. Kumsalda bata çıka uzun yürüyüş bizleri oldukça yordu. Sabah sabah deniz havası, dalgaların sesi ve muhteşem masmavi Akdeniz manzarası, bütün gece otobüs yolculuğundan sonra bizlere çok iyi geldi. 11.30 Sıralarında Atbükü Limanı Koyu’na ulaştık.
12.00 Sıralarında vardığımız bir sonraki koyda öğle yemeğimizi yerken, gençlerimiz denize girdiler. 13.00 Sıralarında da, bir zamanlar krom madeni işletildiği için adını oradan alan Maden Koyu’na vardık. Birbirinden güzel ıssız koyların muhteşem manzarası eşliğinde
çok güzel bir patikada yürüyerek 17.00 sıralarında Tekirova'ya vardık. Buradan otobüs ile Phaselis Antik Kenti'ne gittiğimizde saat 17.30 sularıydı. Antik dönemde 3 Limana sahip, denizcilikte ve ticarette çok başarılı bir kent olan Phaselis’i, çalışanların mesaisi
17.00’de bittiği için göremedik, gezemedik. Bizde Olimpos’a kalacağımız tesise geri döndük. Bugünkü yürüyüşümüz, zorlu olmayan bir parkurda, manzaralı, bazen deniz kıyısında, bazen orman içinde, yaklaşık 25 km. civarında sürdü.
Etkinliğimizin ikinci günü (16.04.2011) yürüyüşümüz, Kuzdere Köyü (Vadisi), Gedelme Yaylası’ndan 08.30 sıralarında başladı. Antik dönemde Kadrema ismi ile anılan 675 m. yükseklikteki Gedelme Yaylası yörenin tahıl deposuymuş ve Gedelme Kalesi ile bölgedeki yolların kontrolünü sağlarmış. Burası devasa
büyüklükteki çınar ağaçları, buz gibi suları, tertemiz havası ile çok güzel bir yayla. Anıt çınar ağaçlarının yaklaşık 2500 yaşında olduğu söyleniyor. Gezimizi 09.15 gibi bitirip yürüyüşe başlıyoruz. Oldukça uzun ve zorlu bir etap (yaklaşık 27 km.) olmasına rağmen, tek kelimeyle mükemmel bir parkur. Neredeyse tamamı
asırlık 20-25 m.lik çam ormanları içinde, çok güzel patikalarda geçiyor. Gedelme’den sonra yaklaşık 1000 m. yüksekliğindeki Meşe Çukuru bölgesine çıkılıyor sonra Göynük Yaylası’ndan geçerek 300 m.lere vadiye inilip dere aşılıyor sonra tekrar 800 m.lerdeki doruklara çıkılıyor daha sonrada
100-150 m.lerdeki Göynük Kanyon Park'ta -Eco Fun Adventure Park’ta (www.ecofunadventurepark.com) bitiyor. Bu yürüyüşte öğle yemeğimiz 15 dakika, molalarımız ise en fazla 5 dakika kadar. Gerçekten yoruluyoruz ama sevgili rehberimiz Zeki Bey’in sakinliği, mütevaziliği ve hoşgörülülüğü hepimize yansıyor. Tatlı
sert uyarılarıyla yürüyüşümüz çok keyifli bir şekilde devam ediyor. Tüm katılımcılar birbirleriyle çok uyumlu. Herkes birbirine yardım ediyor. Sohbet, kahkaha gırla gidiyor. 27-28 km.’nin nasıl geçmiş anlamıyoruz. Göynük Kanyon Park - Adventure Park’ta bizi bekleyen arabamıza bindiğimizde yorgunluğumuzun farkına
varıyoruz. Akşam ise, yemekten sonra ateş başında şarkılar türküler söyleniyor. Sevgili Necdet saz çalıyor. Birkaç arkadaşı gündüz yürüyüşü kesmemiş olacak ki gece Çıralı Yanartaş’a gidiyorlar. Bense hiçbirine katılamayıp doğru yatağa gidiyorum. Etkinliğimizin üçüncü günü (17.04.2011) ise mutlu son’a ulaşıyoruz.
Toplam 509 km.lik Likya Yolu’nun Antalya yönünden başlangıç, Fethiye yönünden bitiş noktası olan 830 m. yükseklikteki Hisarçandır Köyü’ne ulaşarak, Likya Yolu'nun tamamını 2 yılda adım adım yürüyerek bitiriyoruz. Başlangıç ve bitiş levhalarının önünde resimlerimizi çekildikten sonra 09.45 sıralarında
yürüyüşümüze başlıyoruz. Önce 1.450 m.lerdeki Üçsöğüt Yaylası'na ulaşıyoruz. Oradan Hisarçandır Yaylası Elmayanı mevkisine varıyoruz. Buraya kadar orman içi yoldan yürüyoruz. 15-20 m.lik çam ağaçları gölgesinde, onlarca rengarenk çiçekler arasında yürümek bir ömür. Yaylaya yaklaşırken asırlık ardıç
ağaçları başlıyor. Bugüne kadar gördüğüm en büyük ardıç ağaçları. Yaklaşık 20-25 m. olanları var. Buradan Sarıçınar Vadisi'ne girerek inişe geçiyoruz. Yer yer sedir ağaçlarını görmeye başlıyoruz. Aşılık Geçidi’ni aşıyoruz. Manzara müthiş. Bir taraf yalçın dimdik kayalık dağlar, diğer taraf yemyeşil vadi. Vadide çok uzak gibi
duran ama biraz önce içinden geçtiğimiz Sarıçınar Deresi. Antalya’yı ve Göynük Sahili'ni yukarıdan seyrediyoruz. Bir ara yağmur yağıyor. Kısa sürede kesiliyor. Toprak ve orman kokusu her tarafımızı sarıyor ama rutubet ve nem artıyor. Her yerimiz yapış yapış oluyor. Bazı gençlerimiz ve kendini genç
hissedenlerimiz gördükleri her doğal su havuzunun (bövet) buz gibi sularına dalıyor. Sonra yine yetişip bizleri geçiyorlar. Ben ise bu kadar kısa sürede soyunamam bile. Hepsine maşallah. Bu etap da, oldukça dik iniş ve çıkışlar var. Kaya yapısı, çok keskin ve sivri. Saat 17.30 sıralarında yürüyüşümüz
bitiyor. Bugün de 20 km. civarında yürüyoruz. 3 günde toplam 72 km. civarında yürüdükten sonra yorgun ama bir o kadar da mutlu, tatlı bir zafer sarhoşluğu içinde İzmir’e dönüşe geçiyoruz. Böylece Fethiye’den başlayan 509 km.lik Likya Yolu yürüyüşümüz Antalya Hisarçandır’da sona eriyor. Ertelediğimiz Demre-
Finike arasını önümüzdeki günlerde yürüyeceğiz. Bizler toplam 509 km.lik etabın yaklaşık 450 km.ni bilfiil yürümüş olduk şükürler olsun. Sadece artık kentleşmiş yerleşim yerlerinin içinden ve asfalt olan bölümlerden yürümemeyi tercih ettik. Bir kez daha sevgili Zeki VAROL’a çok ama çok teşekkür ediyorum rüyalarımı
gerçeğe dönüştürdüğü için. Bu etkinliğin sonunda, yaklaşık 1 yıl önce aldığım merrell marka ayakkabımın bir tanesinin (sol) vibram tabanı tamamen parçalandı. Sağ bot ise sapasağlam. 20 Yılı aşan dağcılık hayatımın son 15-16 yılında hep merrell kullanmıştım.
İlk merrell botumu 7 yıl, ikinci merrell botumu ise 8 yıl kullanmıştım. Bunu çevremde hep anlatırdım. Hatta 2-3 arkadaşım benim memnuniyetim sonucu merrell bot almışlardı. Üçüncü botumu ise ancak 1 yıl kullanabildim. Bence merrellar artık eski kalitesinde
değiller. Durumu bildirdiğim merrell Türkiye distirübütörü yeşil kundura ise önce botları istedi sonra da çözüm üretmemeyi tercih ederek botları geri gönderdi. Böylece benim de merrell tutkum sona erdi. Artık kimseye tavsiye etmiyorum.
Sağlıkla kalın...
Ayhan YÖRÜK
Bu etkinliğin fotoğraflarını görmek isterseniz lütfen burayı tıklayınız.
Çoğunlukla orman içinde, 20-25 m.lik çam, sedir, ardıç, sandal vb. ağaçların gölgesinde
yürünüyor. Bir çok yerde çeşme bulunduğu için susuzluk çekilmiyor. Manzara ise muhteşem. Açık havada Antalya bile çok rahat seyrediliyor. Tahtalı Dağı hâla bembeyaz kar altında. Her yer portakal çiçeği kokuyor.
Etkinliğimizin birinci günü 15 Nisan cuma sabahı 06.00 gibi Kumluca Nur Pastanesi’ne vardık. Otobüsten indiğimizde çok güzel bir koku, bizi sarıp, sarmaladı. Önceleri hanımeli-nergiz kokusu sandık. Fakat o kadar yoğunki, Sn. Nermin ÇALIŞ bizi meraktan kurtardı; portakal çiçeği. Misler gibi güzel
kokuyu derin derin soluyarak, önceden sipariş verdiğimiz Nur Pastaneleri’nin ünlü mantarlı böreği ile kahvaltımızı yaptık. Daha sonra Olimpos'ta 2 gece konaklayacağımız Deep Green Bungalows'a (0 242 8921090-www.olymposdeepgreen.com) giriş yaptık. Burası portakal ağaçlarının içinde, güleryüzlü sımsıcak
Uzun, Olimpos-Çıralı Sahili'ni yürüyerek geçtik. Kumsalda bata çıka uzun yürüyüş bizleri oldukça yordu. Sabah sabah deniz havası, dalgaların sesi ve muhteşem masmavi Akdeniz manzarası, bütün gece otobüs yolculuğundan sonra bizlere çok iyi geldi. 11.30 Sıralarında Atbükü Limanı Koyu’na ulaştık.
12.00 Sıralarında vardığımız bir sonraki koyda öğle yemeğimizi yerken, gençlerimiz denize girdiler. 13.00 Sıralarında da, bir zamanlar krom madeni işletildiği için adını oradan alan Maden Koyu’na vardık. Birbirinden güzel ıssız koyların muhteşem manzarası eşliğinde
çok güzel bir patikada yürüyerek 17.00 sıralarında Tekirova'ya vardık. Buradan otobüs ile Phaselis Antik Kenti'ne gittiğimizde saat 17.30 sularıydı. Antik dönemde 3 Limana sahip, denizcilikte ve ticarette çok başarılı bir kent olan Phaselis’i, çalışanların mesaisi
17.00’de bittiği için göremedik, gezemedik. Bizde Olimpos’a kalacağımız tesise geri döndük. Bugünkü yürüyüşümüz, zorlu olmayan bir parkurda, manzaralı, bazen deniz kıyısında, bazen orman içinde, yaklaşık 25 km. civarında sürdü.
Etkinliğimizin ikinci günü (16.04.2011) yürüyüşümüz, Kuzdere Köyü (Vadisi), Gedelme Yaylası’ndan 08.30 sıralarında başladı. Antik dönemde Kadrema ismi ile anılan 675 m. yükseklikteki Gedelme Yaylası yörenin tahıl deposuymuş ve Gedelme Kalesi ile bölgedeki yolların kontrolünü sağlarmış. Burası devasa
büyüklükteki çınar ağaçları, buz gibi suları, tertemiz havası ile çok güzel bir yayla. Anıt çınar ağaçlarının yaklaşık 2500 yaşında olduğu söyleniyor. Gezimizi 09.15 gibi bitirip yürüyüşe başlıyoruz. Oldukça uzun ve zorlu bir etap (yaklaşık 27 km.) olmasına rağmen, tek kelimeyle mükemmel bir parkur. Neredeyse tamamı
100-150 m.lerdeki Göynük Kanyon Park'ta -Eco Fun Adventure Park’ta (www.ecofunadventurepark.com) bitiyor. Bu yürüyüşte öğle yemeğimiz 15 dakika, molalarımız ise en fazla 5 dakika kadar. Gerçekten yoruluyoruz ama sevgili rehberimiz Zeki Bey’in sakinliği, mütevaziliği ve hoşgörülülüğü hepimize yansıyor. Tatlı
sert uyarılarıyla yürüyüşümüz çok keyifli bir şekilde devam ediyor. Tüm katılımcılar birbirleriyle çok uyumlu. Herkes birbirine yardım ediyor. Sohbet, kahkaha gırla gidiyor. 27-28 km.’nin nasıl geçmiş anlamıyoruz. Göynük Kanyon Park - Adventure Park’ta bizi bekleyen arabamıza bindiğimizde yorgunluğumuzun farkına
varıyoruz. Akşam ise, yemekten sonra ateş başında şarkılar türküler söyleniyor. Sevgili Necdet saz çalıyor. Birkaç arkadaşı gündüz yürüyüşü kesmemiş olacak ki gece Çıralı Yanartaş’a gidiyorlar. Bense hiçbirine katılamayıp doğru yatağa gidiyorum. Etkinliğimizin üçüncü günü (17.04.2011) ise mutlu son’a ulaşıyoruz.
yürüyüşümüze başlıyoruz. Önce 1.450 m.lerdeki Üçsöğüt Yaylası'na ulaşıyoruz. Oradan Hisarçandır Yaylası Elmayanı mevkisine varıyoruz. Buraya kadar orman içi yoldan yürüyoruz. 15-20 m.lik çam ağaçları gölgesinde, onlarca rengarenk çiçekler arasında yürümek bir ömür. Yaylaya yaklaşırken asırlık ardıç
ağaçları başlıyor. Bugüne kadar gördüğüm en büyük ardıç ağaçları. Yaklaşık 20-25 m. olanları var. Buradan Sarıçınar Vadisi'ne girerek inişe geçiyoruz. Yer yer sedir ağaçlarını görmeye başlıyoruz. Aşılık Geçidi’ni aşıyoruz. Manzara müthiş. Bir taraf yalçın dimdik kayalık dağlar, diğer taraf yemyeşil vadi. Vadide çok uzak gibi
duran ama biraz önce içinden geçtiğimiz Sarıçınar Deresi. Antalya’yı ve Göynük Sahili'ni yukarıdan seyrediyoruz. Bir ara yağmur yağıyor. Kısa sürede kesiliyor. Toprak ve orman kokusu her tarafımızı sarıyor ama rutubet ve nem artıyor. Her yerimiz yapış yapış oluyor. Bazı gençlerimiz ve kendini genç
hissedenlerimiz gördükleri her doğal su havuzunun (bövet) buz gibi sularına dalıyor. Sonra yine yetişip bizleri geçiyorlar. Ben ise bu kadar kısa sürede soyunamam bile. Hepsine maşallah. Bu etap da, oldukça dik iniş ve çıkışlar var. Kaya yapısı, çok keskin ve sivri. Saat 17.30 sıralarında yürüyüşümüz
bitiyor. Bugün de 20 km. civarında yürüyoruz. 3 günde toplam 72 km. civarında yürüdükten sonra yorgun ama bir o kadar da mutlu, tatlı bir zafer sarhoşluğu içinde İzmir’e dönüşe geçiyoruz. Böylece Fethiye’den başlayan 509 km.lik Likya Yolu yürüyüşümüz Antalya Hisarçandır’da sona eriyor. Ertelediğimiz Demre-
Finike arasını önümüzdeki günlerde yürüyeceğiz. Bizler toplam 509 km.lik etabın yaklaşık 450 km.ni bilfiil yürümüş olduk şükürler olsun. Sadece artık kentleşmiş yerleşim yerlerinin içinden ve asfalt olan bölümlerden yürümemeyi tercih ettik. Bir kez daha sevgili Zeki VAROL’a çok ama çok teşekkür ediyorum rüyalarımı
gerçeğe dönüştürdüğü için. Bu etkinliğin sonunda, yaklaşık 1 yıl önce aldığım merrell marka ayakkabımın bir tanesinin (sol) vibram tabanı tamamen parçalandı. Sağ bot ise sapasağlam. 20 Yılı aşan dağcılık hayatımın son 15-16 yılında hep merrell kullanmıştım.
İlk merrell botumu 7 yıl, ikinci merrell botumu ise 8 yıl kullanmıştım. Bunu çevremde hep anlatırdım. Hatta 2-3 arkadaşım benim memnuniyetim sonucu merrell bot almışlardı. Üçüncü botumu ise ancak 1 yıl kullanabildim. Bence merrellar artık eski kalitesinde
değiller. Durumu bildirdiğim merrell Türkiye distirübütörü yeşil kundura ise önce botları istedi sonra da çözüm üretmemeyi tercih ederek botları geri gönderdi. Böylece benim de merrell tutkum sona erdi. Artık kimseye tavsiye etmiyorum.
Sağlıkla kalın...
Ayhan YÖRÜK
Bu etkinliğin fotoğraflarını görmek isterseniz lütfen burayı tıklayınız.
Sevgili Ayhan bey,
YanıtlaSilSizleri yürekten kutluyor, aktardığın güzellikler için çok teşekkürler.
Adil
Yusuf GENÇ
YanıtlaSilTebrikler,darısı başımıza...
27 Nisan 2011 13:54
Yaşar Mehmet ERDİL
YanıtlaSilTek kelimeyle harika...
26 Nisan 2011 12:30
Merhaba Ayhan,
YanıtlaSilEtkinliği çok güzel özetlemişsin, eline sağlık. Bitiş noktasında birlikte olduğumuz fotoğrafı yayınladığın için teşekkür ederim. Likya yolu etkinliğini sayende yaşıyorum; bu fotoğraf bana bunu gösteriyor..
Şinasi Yüksel
Mahir Sercan YURUK
YanıtlaSilMerhabalar Ayhan Bey,
Gerçi bloğunuzu o kadar yakınen takip eder oldum ki neredeyse kendimi "merhaba Ayhan Abi" diyecek kadar samimi hissettim.
Yaptığınız etkinlikler ve açıklayıcı bloğunuz sayesinde çok yakın zamanda gerçekleştireceğim likya yolunun ilk 5 etabı yürüyüşüm için hem bir çok bilgi, püf noktası hemde yüklü şekilde cesaret bulduğumu söylemek isterim.
Bu mailimin tek amacı size teşekkür etmek ve etkinliklerinizin alışık olduğunuz gibi mükemmel olmasını temenni etmektir.
Sağlıcakla kalın.
09.08.2011 10.30