Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın
Baharda yeryüzünde
o cennetin bağısın
Yalçın
kayalıklar göklere yükseliyor
Senin
dumanlı başın bulutları deliyor
Yükseklerden
akıyor ne güzel berrak sular
Eteklerinde
otlar sürülerle kuzular
İlkokulda ilk öğrendiğimiz şiirlerden birisi olan ve türküde adı geçen Ilgaz Dağı’nı ve zirvesini hep merak etmişimdir. Bu zamana kadar Kastamonu-Çankırı seyahatlerimde de çıkmak nasip olmamıştı. Sonunda Yol Dağcılığın programlı etkinliği sayesinde 03 Ağustos 2024 Cumartesi günü Ilgaz’ın 2587 m.lik zirvesi Büyük Hacet’e 10 arkadaşım ile çıkarak bu muradıma erdim çok şükür. 02 Ağustos Cuma günü sabahı iki özel araç ile yola çıkıyoruz. İzmir’den Çankırı Ilgaz’a yaklaşık 800 km.yi aşan yolumuz var çünkü. Uşak’tan geçerken haber vermeden bir çay içimi uğradığımız Şirin arkadaşımızın hala ve eniştesi bize öyle bir kahvaltı sofrası hazırladılar ki neredeyse Ilgaz’a gitmekten vazgeçeceğiz. Bir de haber versek nasıl bir sofra olur siz düşünün artık. Mükemmel kahvaltı, çay ve dostluk için kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Uşak’tan ayrıldıktan sonra mümkün olduğunca az mola vererek kamp yerimiz Çankırı-Ilgaz-Kadınçayırı Tabiat Parkı’na saat 19.00’da ulaşıp hemen çadırlarımızı kuruyoruz. Tertemiz tuvaleti, ağaç oturma masaları ile 30-40 m.lik köknar ağaçlarının altında, ortasından dere geçen yemyeşil, mükemmel bir kamp ve piknik yeri burası. Bizleri çok sıcak bir şekilde karşılayan parkın görevlisi Ceyhun Bey birazdan ayrılacağını belirterek çay demleyebilmemiz için küçük tüp ile çaydanlık bırakıyor. Demlediğimiz çay eşliğinde Ilgaz’dan aldığımız ekmek, domates, peynir, zeytin, karpuz ile akşam yemeğimizi yedikten sonra biraz daha oturup sohbet ediyoruz. Gece kampta ışık yanmadığı için çok rahat görebildiğimiz samanyolunu ve yıldızları bir süre seyrettikten sonra istirahate çekiliyoruz. 03 Ağustos Cumartesi sabahı 05.30’da kalkıp bir şeyler atıştırdıktan sonra 4-5 km yukarıdaki yürüyüş başlangıç noktası Mülayim Yaylası’na araçlarımız ile giderek 06.55’te yürümeye başlıyoruz. Bu arada gece 14-15 derecelere düşen hava sıcaklığı şu an için 17-18 derecelerde. Yani yürüyüş için son derece uygun. Hava ise pırıl pırıl güneşli. İneklerini meraya çıkaran bir abla ile kısa bir sohbet ediyoruz. “Nereden, ne için” geldiğimizi soruyor hemen. “İzmir’den Ilgaz’a çıkmak için” geldiğimizi belirtince “dönüşte sizlere ayran hazırlayacağım” diyor. Abla’dan ayrıldıktan sonra biraz ileride yaylanın müthiş sessizliğini gürültüyle çalışan patoz makinası bozuyor. 2 köylü buğdayın sap ve samanını ayırıyor. Sabahın 07.00’si de olsa yaylada iş beklemez çünkü. Patoz makinasından ayrılıp yükseldikçe tekrar müthiş bir sessizlik hâkim oluyor ortama. Sadece kendi sesimiz, uçuşan börtü böcek ile 30-40 m.lik ulu köknar ağaçlarının hafif rüzgârda çıkardığı sesler var. Her yer yemyeşil. Her yer rengârenk çiçekler ile bezeli. Gürül gürül akan bir çeşmeye geliyoruz. Üzerinde herhangi bir isim yazmıyor. Sanki su değil şerbet akıyor. İçmeye doyamıyoruz. Şişelerimizi boşaltıp yeniden dolduruyoruz. Ayrıca çok da güzel bir kamp yeri. 2000 m.lere çıktıkça ağaç örtüsü yerini yemyeşil bitki örtüsüne bırakıyor. 2587 m.lik Ilgaz Dağı’nın zirvesi Büyük Hacet Tepe tüm haşmetiyle görünüyor artık. Bomboş yemyeşil çayırlarda ne küçükbaş ne büyükbaş hiçbir hayvanın olmaması bizleri üzüyor. Ağır ağır yükselmeye devam ederek 10.52’de zirveye ulaşıyorum. Birkaç dakika sonra bütün arkadaşlarım ile zirvede fotoğraflar çekiliyoruz. Çevreyi seyrediyoruz bir süre. Zirvenin 5-10 m altında yere serili al bayrağımızın önünde 20 dakika kadar öğle molası veriyoruz. Rahatsız olan 2 arkadaşımıza zirveden şifa mesajları yolladıktan sonra dönüşe geçiyoruz. Zirvenin hemen altına kadar Şahin marka araçları ile gelen 2 kişiyle kısa bir sohbetin ardından geldiğimiz rotadan inişe devam ediyoruz. Tosyalı çoban İsmail ŞANLI ve oğlu Muhammed ŞANLI ile karşılaşıyoruz. Biraz sohbet ediyoruz. İsmail Bey “hayvancılığın tamamen bittiğini, Suriyeli-Afgan çobanların 35-40 bin lira paraya bile çalışmadıklarını, büyük oğlunun üniversiteyi okuyarak öğretmen olmasına rağmen atanamadığı için işsiz kaldığını, küçük oğlu Muhammed’i ise okutmayacağını” anlatıyor. Bizler de “bu durumun geçici olduğunu, ileride şartların daha iyi olacağını ve kesinlikle Muhammed’i okutmasını” tavsiye ederek yanından ayrılıyoruz. Hava artık iyice ısındı. En az 30’lu derecelerde. Kavruluyoruz. Bir ağaç gölgesinde kısa bir moladan sonra inişe devam ederek sabah içmeye doyamadığımız çeşmenin yalağına neredeyse hepimiz ayaklarımızı sokuyoruz. 1-2 dakika sonra ayaklarımıza iğneler batmaya başlıyor. Buz gibi suda daha fazla durmak mümkün değil. Ama ayaklarımız oldukça rahatlıyor. Sonra inişe devam ederek Mülayim Yaylası’na geldiğimizde sabahki abla ve annesi bizlere sesleniyor. Buz gibi yayık ayran hazırlamışlar. Sıcaktan yanmışız. Kana kana içiyoruz. Para teklif ediyoruz. Aldıramıyoruz. Kendilerine çok teşekkür ederek fotoğraf çekilip yanlarından ayrılıyoruz. Saat 16.00’da araçlarımızın yanına gelerek etkinliğimizi bitiriyoruz. Kol saatime göre 33.133 adım atmışım. Wikiloc’a göre bugün 1.032 m irtifa kazancı, 1.032 m irtifa kaybı, 1.587 m minimum irtifa, 2.623 m maksimum irtifa ile toplam 20,52 km yürümüşüz. Orman içi patika ve toprak yollarda yürünen rota uzunluğu dışında zorlu değil. Su, yayla ve çevresinde tüm Karadeniz’de olduğu gibi her yerde var. Rota üzerinde ise Mülayim Yaylası’nın 4-5 km üstü ile zirveye 2-3 km kala var. Sürü az da olsa çoban köpeklerine dikkat edilmeli. Biz hiçbirini görmedik ama görevli ile köylüler ayı, kurt, geyik, domuz vb. başta olmak üzere yabani hayvanların hepsinin olduğunu söylediler. Araçlarımız ile kamp yerimiz Kadınçayırı Tabiat Parkı’na dönüyoruz. Zirveden Tabiat Parkı görevlisi Ceyhun Bey’i arayarak “bahçelerinde yetişen sebzelerden eşinin kızartma yapıp yapamayacağını” sormuştuk. Ceyhun Bey patates, kabak, patlıcan kızartması ve bir bidon sarımsaklı yoğurt ile hazır bekliyor. Yaylada yetişmiş doğal ürünlerden oluşan yemeğimizi büyük bir iştahla yiyip bedelini de zorla Ceyhun Bey’e ödedikten sonra kendimize geliyoruz. Yaklaşık 33000 adım sevgili arkadaşlarımı kesmemiş olacak ki 640 m uzunluğu ile Ülkemizin en uzun ziplinehattına adrenalinlerini yükseltmeye gidiyorlar. Ben gitmiyorum. Kampta onların kayarken attıkları çığlıkları dinliyorum. Daha sonra çay ve samanyolu keyfinden sonra istirahate çekiliyoruz. Sabah 06.00’da kalkarak çadırları toplayıp kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 07.00’de İzmir’e dönüşe geçiyoruz. Polatlı’da çay-simit molasından sonra her Ankara’ya gidiş ve gelişlerde yanından geçip gittiğimiz Sivrihisar’ın, bu sefer yanından geçip gitmiyoruz. Direk içine, merkeze gidiyoruz. İlk önce Selçuklu döneminden günümüze ulaşan ülkemizin en büyük ahşap direkli camisi Ulu Cami’yi geziyoruz. Daha sonra, Anadolu kadınlarımızın el emeği, göz nuru, alın teri ile dokuyarak, acısını, tatlısını, çilesini, huzurunu, sevincini, kıskançlığını vb. renkler ve desenlerle aktardığı en önemli kültür varlıklarımızdan kilimlerin derlenip, toplanarak sergilendiği Kilim Müzesi’ni geziyoruz. Kilim dokuma eğitmeni Sn. Zeynep DURALI’dan kilimlerin hikayelerini dinliyoruz. Daha sonra, Ata’mızın Ankara dışında Bakanlar Kurulu’nu ilk kez toplayarak kaçan Yunan askerlerini kurtarmak üzere İtilaf Devletleri’nin ateşkes oyununu boşa çıkaran kararların alındığı ve Rusya Büyükelçisi Arolov Zonaryev ile Azerbeycan Büyükelçisi İbrahim Abilov’la çok önemli görüşmeler yaptığı Zaimağa Konağı’nı geziyoruz. En sonunda da Surp Yerrortutyun Ermeni Kilisesi, Tarihi Heykeller Alanı ile Saat Kulesi’ni gezip Sivrihisar’dan ayrılıyoruz. Hava sıcaklığı en az 35-36 derece. Çok güzel restorasyonlar ile rengarenk boyanmış Sivrihisar sokaklarında gezmeyi başka zamana bırakıyoruz. İzmir’e doğru yola devam ederken yazın Kula’da bahçesinde yaşayan sevgili dostumuz İsmail KASAP’ı arıyoruz. Saat 18.10’da geldiğimiz Kula’da semaverle demlediği çay ile bizleri bekliyor. Pideci arkadaşında hazırlattığı pideleri çay ile yiyoruz. Bahçesindeki sebze ve meyvelerden hepimize birer torba hazırlıyor. Karpuz kesiyor. Nerdeyse İzmir’e dönmeyeceğiz. Ama “karnı doyanın gözü yolda olurmuş” atasözünde olduğu gibi tekrar yola düşüyoruz. Sevgili İsmail ve eşine sonsuz teşekkürler ediyoruz. Sonunda akşam 22.00 sularında İzmir’e ulaşarak bu güzel etkinliği bitiriyoruz. Mükemmel etkinliğimiz için en başta sevgili dostlarımız Zeki VAROL ile Hakkı CANGÖZ başta olmak üzere yürüyüşçü bütün arkadaşlarıma, sevgili Şirin ile hala ve eniştesine, sevgili İsmail ile eşine ve Kadınçayırı Tabiat Parkı görevlisi Ceyhun Bey ve eşine tekrar çok çok çok teşekkür ederek yazımı bitiriyorum.
Sağlıkla
kalın.
Ayhan YÖRÜK
Ilgaz
Dağı - Büyük Hacet (2587 M) Zirve yürüyüş
fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız.
Ilgaz Dağı - Büyük Hacet (2587 M) Zirve yürüyüş video günlüğü görmek için burayı tıklayınız.
Ilgaz Dağı - Büyük Hacet (2587 M) Zirve yürüyüş Relive krokisini görmek için aşağıyı tıklayınız.
Sivrihisar
Ulucami fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız.
Sivrihisar Kilim Müzesi fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız.
Sivrihisar Zaimağa fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız.
Sivrihisar Surp Yerrortutyun Ermeni Kilisesi - Tarihi Heykeller Alanı - Saat Kulesi fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder