12 Mayıs 2017 Cuma

EFES-MİMAS (İYON) YOLU - 18. Etabı - Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun Arası

08.05.2017 Pazartesi sabahı, EFES-MİMAS (İYON) YOLU’nun 18. Etabı olan Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arasını yürümek üzere, saat 07:00 sularında Karşıyaka’dan tekrar yola çıkıyoruz. Etkinlik sonu İzmir 
dönüşünde çok yoğun trafik olması sebebiyle, Karaburun-Çeşme tarafındaki etapları yürümek için
Pazar günlerini tercih etmiyoruz. 05.11.2015 Tarihinde Selçuk Artemis Tapınağı'nda başlayan, 
önce 108 km.’lik bölümünde kırmızı-beyaz işaretlemesini yaptığımız, sonra da EFES-MİMAS (İYON) YOLU Projesi’ndeki etapların tamamını yürüme düşüncemizde ilk hedefimiz olan Karaburun 
Merkez’e, tam 321,48 km. sonra ulaşmış oluyoruz. Böylece elim bir kazada kaybettiğimiz rahmetli Mustafa KIZILCA Hocamızın arzusunu da gerçekleştirdiğimiz için ayrıca çok mutluyuz. Kısmet olursa önümüzdeki hafta, 
antik dönemde adı Mimas olan Akdağ zirvesinde bu sezonun son yürüyüşünü yapmayı planlıyoruz. Allah ömür verirse gelecek sezonda, projenin güney kısmını yürüyeceğiz. Kısmet olurda Proje’nin tamamını 
bitirebilirsem eğer, Selçuk’tan başlayıp Antalya’ya kadar, Marmaris-Fethiye arası hariç, Ege ve Akdeniz’in dantel benzeri kıyılarını yürümüş olacağım. Bin şükürler olsun. Yürüyüş arkadaşlarım Sn. Muhammed 
KİRAZDİKEN ile Kemal TIRPAN’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Sağ olsunlar, var olsunlar.  Aracımızın birini Karaburun’a bırakmaya giderken önce Ambarseki Köyü’nde uğruyoruz. “Çıktım belen kahvesine, 
baktım ovaya” dizelerinde olduğu gibi Ambarseki Köyü Kahvesi’nin muhteşem manzarasında, simit-çay ile kahvaltı yapmak bir ömre bedel. Yemyeşil doğanın içinde fırça darbeleriyle konulmuş gibi duran sarı sarı 
Katır Tırnağı çiçeklerinin misler gibi kokuları arasında, Karaburun ile masmavi Ege manzarası, kuşbakışı ayaklarınızın altında. Anlatmaya çalıştığım tablo değil, sanki tablonun içindeyiz. Bir kez daha bin şükürler  
olsun. Cennet gibi güzelim köydeki tek olumsuzluk tuvaletler. Maalesef çok pis. Kösedere, İnecik, Eski Mordoğan, Barbaros Köyü tuvaletleri gibi temiz değil. Saat 09:00 sularında başladığımız kahvaltımızı saat  
09:50 sularında tamamlayıp Karaburun’a hareket ediyoruz. Aracımızın birini bıraktıktan sonra diğer aracımız ile saat 10:55 sıralarında yürüyüş başlangıç noktası Kösedere Köyü’ne geri dönüyoruz. Yürümeye 
başlamadan önce restorasyonda olan Kösedere Köyü Camisi’nin içini geziyoruz. Kubbe süslemeleri gayet güzel olmuş. İnşaallah incecik, kızıla çalan, oyuk taşlı, zarif, otantik minaresi de aslına uygun olarak restore edilir. 
Saat 11:20 sularında yürümeye başlıyoruz. Köy meydanının biraz alt tarafındaki eski çeşmenin yanına geldiğimizde, köylü bir Abla “Lağım karışıyor galiba, içmeyin, Biz’ler kullanma suyu olarak kullanıyoruz.” 
şeklinde Biz’leri uyarıyor. Sabah sabah içim burkuluyor. Onlarca yıl köyün su ihtiyacını karşılayan güzelim çeşmeyi korumayı başaramıyoruz ne yazık ki. Biraz daha devam edince bu defa yolun kenarında metruk haldeki 
eski zeytinyağı fabrikasını görüyoruz. Tavanı çökmüş, kullanılan alet edevatlar olduğu gibi bırakılmış. Biraz özen ile yaşamış, onca yıl ihtiyaçlarımızı görmüş, Müesser AKTAŞ Abla’nın tabiriyle “Yorgun Eserleri” 
koruyup sonraki nesillere aktarmayı bir türlü beceremiyoruz maalesef. Böylece, bir iki nesil önce kendi kendine yetebilen insanlarımız bugün, hiçbir hayat bilgisi olmayan, ottan-boktan, börtü-böcekten korkan, 
sütün inekten değil de markette sağılan bir ürün olduğunu sanan bireyler haline geliyor. Çok yazık. Misler gibi kokan sarı Katır Tırnağı çiçekleri ile bezenmiş zeytin bahçeleri arasındaki toprak yollarda yürümeye devam 
ediyoruz. Halen inşaatı devam eden Karaburun Karayolu’nda 500-600 m. kadar yürüdükten sonra sola patikaya girip, çoğunlukla pıynar, sandal, meşe palamutu, dağ çileği, delice ve zeytin ağaçları 
aralarında, bazen tünel haline dönüşmüş bitki örtüsü içinde, taşlı patika da yükseliyoruz. Hava oldukça sıcak ama Karaburun’un meşhur rüzgarı sayesinde bunalmıyoruz. Pıynar ağaçlarına sürtüne sürtüne 
yürüdükçe milyonlarca küçük kelebek havalanıyor. 4-5 defa Karayılan ile Bozüyük yılanı görüyoruz. Havaların sıcak gitmesi sonucu yılanlar oldukça büyümüş. Saat 15:40 sularında ulaştığımız Ambarseki 
Köyü kahvesinin muhteşem manzarasında çaylarımızı içiyoruz. Wikiloc’a göre Kösedere-Ambarseki arası 10,6 Km. Saat 16:00 sıralarında Saip Köyü’ne doğru tekrar yürümeye başlıyoruz. Wikiloc’a göre 1,7 Km. asfalt 
köy yolunda yürüdükten sonra saat 16:25 sularında Saip Köyü’ne ulaşıyoruz. Kapça Çeşmesi’ne kadar Saipaltı Limanı manzarası eşliğinde devam ediyoruz. Rota buradan sonra Karaburun’a kadar taş döşeme 
tarihi patikada devam ediyor. Sadece Karaburun Mezarlığı yanında, dozer ile bozulmuş güzelim taş döşeme yol. Wikiloc’a göre 2,3 km. sonra saat 17:30 sularında Karaburun Merkez’e ulaşıp ünlü Nergis  
Cafe’de çaylarımızı içiyoruz. H. 1316 yılında yapılan Abdullahağa Camii’ni gördükten sonra önce aracımız ile Karaburun Sahil Bandı’na, sonra da Kaynarpınar Koyu’nda bulunan Deniz Balık Restoran’a giderek 
etkinliğimizi bitiriyoruz. Wikiloc’a göre bugün 70 metrelerden 323 metrelere çıkış ve inişler yaparken toplam 14,62 km. yürümüşüz. Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arası, ¾’ü zeytin bahçeleri 
arasındaki traktör yollarında, toprak ve asfalt köy yollarında geçen, zorlu olmayan bir rota. Kırmızı-Beyaz işaretler gayet iyi. Mesafe-yön levhaları bolca varYılanlara dikkat edilmeli. Bazıları akmayan 3-4   
çeşme var. Yaz sıcağında yürümenin çok zor olacağı bir etap. Bir kez daha yürüyüş arkadaşlarım Sn. Muhammed KİRAZDİKEN ile Sn. Kemal TIRPAN’a çok ama çok teşekkür ederek yazımı bitiriyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK


EFES-MİMAS (İYON) YOLU - 18. Etabı - Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arası fotoğrafları görmek için lütfen burayı tıklayınız.

EFES-MİMAS (İYON) YOLU - 18. Etabı - Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arası videoyu görmek için lütfen burayı tıklayınız.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder