08.05.2017 Pazartesi
sabahı, EFES-MİMAS (İYON) YOLU’nun 18.
Etabı olan Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun
arasını yürümek üzere, saat 07:00 sularında Karşıyaka’dan tekrar yola
çıkıyoruz. Etkinlik sonu İzmir
dönüşünde çok yoğun trafik olması sebebiyle, Karaburun-Çeşme
tarafındaki etapları yürümek için
Pazar günlerini tercih etmiyoruz. 05.11.2015 Tarihinde Selçuk Artemis Tapınağı'nda başlayan,
Pazar günlerini tercih etmiyoruz. 05.11.2015 Tarihinde Selçuk Artemis Tapınağı'nda başlayan,
önce
108 km.’lik bölümünde kırmızı-beyaz işaretlemesini yaptığımız,
sonra da EFES-MİMAS (İYON) YOLU Projesi’ndeki etapların tamamını yürüme düşüncemizde ilk
hedefimiz olan Karaburun
Merkez’e,
tam 321,48 km. sonra ulaşmış oluyoruz.
Böylece elim bir kazada kaybettiğimiz rahmetli Mustafa KIZILCA Hocamızın arzusunu da gerçekleştirdiğimiz için
ayrıca çok mutluyuz. Kısmet olursa önümüzdeki hafta,
antik dönemde adı Mimas olan Akdağ zirvesinde bu sezonun son yürüyüşünü yapmayı planlıyoruz. Allah
ömür verirse gelecek sezonda,
projenin güney kısmını yürüyeceğiz. Kısmet
olurda Proje’nin tamamını
bitirebilirsem eğer, Selçuk’tan başlayıp
Antalya’ya kadar, Marmaris-Fethiye arası hariç, Ege ve Akdeniz’in dantel
benzeri kıyılarını yürümüş olacağım. Bin şükürler olsun. Yürüyüş arkadaşlarım
Sn. Muhammed
KİRAZDİKEN ile Kemal TIRPAN’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Sağ
olsunlar, var olsunlar. Aracımızın
birini Karaburun’a bırakmaya
giderken önce Ambarseki Köyü’nde uğruyoruz.
“Çıktım belen kahvesine,
baktım ovaya” dizelerinde olduğu gibi Ambarseki Köyü Kahvesi’nin
muhteşem manzarasında, simit-çay ile kahvaltı yapmak bir ömre bedel. Yemyeşil
doğanın içinde fırça darbeleriyle konulmuş gibi duran sarı sarı
Katır Tırnağı
çiçeklerinin misler gibi kokuları arasında, Karaburun ile masmavi Ege manzarası,
kuşbakışı ayaklarınızın altında. Anlatmaya çalıştığım tablo değil, sanki
tablonun içindeyiz. Bir kez daha bin şükürler
olsun. Cennet gibi güzelim
köydeki tek olumsuzluk tuvaletler. Maalesef çok pis. Kösedere, İnecik, Eski
Mordoğan, Barbaros Köyü tuvaletleri gibi temiz değil. Saat 09:00 sularında
başladığımız kahvaltımızı saat
09:50 sularında tamamlayıp Karaburun’a hareket
ediyoruz. Aracımızın birini bıraktıktan sonra diğer aracımız ile saat 10:55
sıralarında yürüyüş başlangıç noktası Kösedere
Köyü’ne geri dönüyoruz. Yürümeye
başlamadan önce restorasyonda olan Kösedere Köyü Camisi’nin içini geziyoruz.
Kubbe süslemeleri gayet güzel olmuş. İnşaallah incecik, kızıla çalan, oyuk
taşlı, zarif, otantik minaresi de aslına uygun olarak restore edilir.
Saat
11:20 sularında yürümeye başlıyoruz. Köy meydanının biraz alt tarafındaki eski
çeşmenin yanına geldiğimizde, köylü bir Abla “Lağım karışıyor galiba, içmeyin,
Biz’ler kullanma suyu olarak kullanıyoruz.”
şeklinde Biz’leri uyarıyor. Sabah
sabah içim burkuluyor. Onlarca yıl köyün su ihtiyacını karşılayan güzelim
çeşmeyi korumayı başaramıyoruz ne yazık ki. Biraz daha devam edince bu defa
yolun kenarında metruk haldeki
eski zeytinyağı fabrikasını görüyoruz. Tavanı çökmüş,
kullanılan alet edevatlar olduğu gibi bırakılmış. Biraz özen ile yaşamış, onca
yıl ihtiyaçlarımızı görmüş, Müesser AKTAŞ Abla’nın tabiriyle “Yorgun Eserleri”
koruyup sonraki
nesillere aktarmayı bir türlü beceremiyoruz maalesef. Böylece, bir iki nesil
önce kendi kendine yetebilen insanlarımız bugün, hiçbir hayat bilgisi olmayan,
ottan-boktan, börtü-böcekten korkan,
sütün inekten değil de markette sağılan
bir ürün olduğunu sanan bireyler haline geliyor. Çok yazık. Misler gibi kokan
sarı Katır Tırnağı çiçekleri ile bezenmiş zeytin bahçeleri arasındaki toprak yollarda yürümeye devam
ediyoruz. Halen inşaatı devam eden Karaburun Karayolu’nda 500-600 m. kadar
yürüdükten sonra sola patikaya girip, çoğunlukla pıynar, sandal, meşe palamutu,
dağ çileği, delice ve zeytin ağaçları
aralarında, bazen tünel haline dönüşmüş
bitki örtüsü içinde, taşlı patika da yükseliyoruz. Hava oldukça sıcak ama
Karaburun’un meşhur rüzgarı sayesinde bunalmıyoruz. Pıynar ağaçlarına sürtüne
sürtüne
yürüdükçe milyonlarca küçük
kelebek havalanıyor. 4-5 defa Karayılan
ile Bozüyük yılanı görüyoruz. Havaların sıcak gitmesi sonucu yılanlar oldukça
büyümüş. Saat 15:40 sularında ulaştığımız Ambarseki
Köyü kahvesinin muhteşem manzarasında çaylarımızı içiyoruz. Wikiloc’a göre
Kösedere-Ambarseki arası 10,6 Km.
Saat 16:00 sıralarında Saip Köyü’ne doğru tekrar yürümeye başlıyoruz. Wikiloc’a
göre 1,7 Km. asfalt
köy yolunda yürüdükten sonra saat 16:25 sularında Saip Köyü’ne ulaşıyoruz. Kapça Çeşmesi’ne kadar Saipaltı Limanı manzarası eşliğinde
devam ediyoruz. Rota buradan sonra Karaburun’a kadar taş döşeme
tarihi patikada devam ediyor. Sadece Karaburun Mezarlığı
yanında, dozer ile bozulmuş güzelim
taş döşeme yol. Wikiloc’a göre 2,3
km. sonra saat 17:30 sularında Karaburun
Merkez’e ulaşıp ünlü Nergis
Cafe’de çaylarımızı içiyoruz. H. 1316
yılında yapılan Abdullahağa Camii’ni
gördükten sonra önce aracımız ile Karaburun Sahil Bandı’na, sonra da Kaynarpınar
Koyu’nda bulunan Deniz Balık Restoran’a giderek
etkinliğimizi bitiriyoruz.
Wikiloc’a göre bugün 70 metrelerden 323 metrelere çıkış ve inişler
yaparken toplam 14,62 km. yürümüşüz.
Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arası,
¾’ü zeytin bahçeleri
arasındaki traktör yollarında, toprak ve asfalt köy yollarında geçen, zorlu
olmayan bir rota. Kırmızı-Beyaz
işaretler gayet iyi. Mesafe-yön levhaları bolca var. Yılanlara dikkat edilmeli. Bazıları akmayan 3-4
çeşme var. Yaz sıcağında yürümenin çok zor olacağı bir etap. Bir kez daha
yürüyüş arkadaşlarım Sn. Muhammed KİRAZDİKEN ile Sn. Kemal TIRPAN’a çok ama çok
teşekkür ederek yazımı bitiriyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
EFES-MİMAS (İYON) YOLU - 18. Etabı -
Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arası
fotoğrafları görmek için lütfen burayı tıklayınız.
EFES-MİMAS (İYON) YOLU - 18. Etabı -
Kösedere-Ambarseki-Saip-Karaburun arası videoyu görmek
için lütfen burayı tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder