18-19 Ocak 2014 tarihlerinde, Karya (Karia) Yolu Gökova
Körfezi Bölümü’nün 3. etabı olan ÖREN(KERAMOS)-BOZALAN-GÖKBEL-MAZI-KİSSE
BÜKÜ-ÇİFTLİK arasını, rehberimiz Sn. Zeki VAROL rehberliğinde 40 arkadaş ile yürüdük. Zirve Dağcılık planlı
faaliyetlerinden olan etkinliğimiz boyunca, 2 günde toplam 52-53 km. civarında yürüyüş
yaptık. Oldukça uzun ve susuz faaliyet süresince 40 arkadaş son derece uyumlu, sorunsuz bir şekilde etkinliği tamamladık. Bütün arkadaşlarımı canı gönülden tebrik ediyorum.
faaliyetlerinden olan etkinliğimiz boyunca, 2 günde toplam 52-53 km. civarında yürüyüş
yaptık. Oldukça uzun ve susuz faaliyet süresince 40 arkadaş son derece uyumlu, sorunsuz bir şekilde etkinliği tamamladık. Bütün arkadaşlarımı canı gönülden tebrik ediyorum.
450-500 metre yükseldik. Yükseldikçe Ören’in manzarası güzelleşti. Birde Ören’in kalbine hançer gibi saplanan Kemerköy Termik Santralı olmasa! Rotamızda tek tük sandal ağaçları, yabani zeytin ağaçları var. Daha çok makilik, kısa bodur ağaçlar. 450-500
metre yükseldikten sonra yolumuz çamlık içinde devam ediyor. Güzel bir rota. Bozalan Köyü’ne kadar su yok. Yaklaşık 4,5 saat sonra 12:30 sıralarında ünlü Milas halılarının el dokuma tezgahlarında geleneksel yöntemler ile üretildiği Bozalan Köyü’ne ulaşıyoruz. Köy
kahvesinde bir şeyler atıştırıyoruz. Öğle molasından sonra halı tezgahı olan bir eve gidiyoruz. Tezgahın başındaki ablalar ile konuşuyoruz. Geleneksel kök boyacılığın iyice azaldığını, hazır boyalı iplerden halı dokunduğunu öğreniyoruz. Çıkışta Yeter Hanım
beni, tek göz odalı evin verandasında bal, zeytin ve birkaç dilim ekmekten oluşan yemeğini yiyen 106 yaşındaki Fatma Nine’nin yanına götürüyor. Maşallah hafızası gayet yerinde olan Fatma Nine ile biraz sohbetten sonra saat 13.00 civarında yürüyüşümüz tekrar
başlıyor. Bozalan-Gökbel arasında yaklaşık bir saatlik mesafede bu etabın tek çeşmesi var. Çeşmenin bulunduğu bölgede ki küçük derelerde su bulunmakta. Küçük derelerdeki cılız su sesi bile çok güzel. Asırlık çam ormanları içinde devam eden yürüyüşümüz
kendisini denize atıyor. Bense plajda soğuk biramı yudumlarken onları seyrediyorum. Akşam Mazı'da Sahil Pansiyon'da konaklıyoruz ama pansiyon odalarından ve işletmecisinden memnun kalmıyoruz. Birinci günün sonunda toplam 9 saatte 26-27 Km. civarında yürümüş oluyoruz. Bozalan Gökbel arası asırlık çam ağaçları altında
güzel bir etap. 19 Ocak 2014 Pazar günü sabahı 07:00 – 07:30 arasında
kahvaltıdan sonra pansiyondan ayrılıp fazlalıklarımızı otobüse bırakıyoruz.
08:00 sıralarında yürüyüşümüz başlıyor. Sevgili Zeki VAROL’un tarifiyle sol
kolumuza birbirinden güzel dantel gibi
muhteşem koyları, masmavi denizi, Datça Yarımadası’nın Knidos’a kadar manzarasını, sağ kolumuza ise asırlık çam ağaçlarını, kıpkırmızı sandal ağaçlarını, yeşilliği takıyoruz. Hava da çok güzel. 14-15 derecelerde yürüyüş için ideal, pırıl pırıl güneşli bir hafta sonu.
Yürüyüşümüz boyunca bir yükseliyoruz, bir alçalıyoruz. Hurma Koyu, İnce Yalı Koyu, Çakıl Yalı Koyu, Seytan Deresi Koyu (Bence Melek Deresi olmalı), Akarca Koyu, Kisse Bükü Koyu ve ismini bilemediğim bir sürü koy. 12:45 sıralarında Kisse (Kilise) Bükü Koyu’na ulaşıp mola veriyoruz. Birçok arkadaş hemen kendini
denize atıyor. Bense ayaklarımı sokuyorum. Çünkü yarım saat kadar sonra 13:25 gibi yürüyüş tekrar başlayacak. Moladan sonra ilk önce Meşelik mevkiine ulaşıyoruz.
Yemyeşil, etrafında meşe ağaçları bulunan güzel bir plato. Kaç asırlık olduğunu
bilemediğim
birçok zeytin ağacı var. Yürüyüşümüz devam ettikçe her bir tepeden sonra başka bir güzellik görüyoruz. Manzara müthiş. Kisse Bükü Koyu ile Çiftlik arasında da isimsiz (ya da benim öğrenemediğim) bakir, hiçbir yapılaşmanın olmadığı onlarca koy var. Koyların bazılarında taştan kule benzeri yarı
yıkık durumda yapılar var. Yürüyüşümüz esnasında rastladığımız köylüden, bunların eskiden un, zeytin, zeytinyağı vb. ürünleri deniz yolu ile taşımak amaçlı kullanıldığını öğreniyorum. Taşlık, bugün bile yol açmanın oldukça zor olduğu bölgede Anadolu insanı deniz
yolunu başarılı bir şekilde binlerce yıl kullanmış. Rota da çok güzel. Bazı bölgeler resmen cangıl. Çam, sandal ve diğer ağaçlardan gökyüzü görünmüyor. Yalnız küçük bir sorun var: Yaklaşık 26 km.’lik etapta hiç su yok. Rotanın sonuna doğru sularımız bittiği için resmen kavruluyoruz. Bazı arkadaşlar sarnıçlardan su alıyor.
Ben almıyorum. Sıcak havalarda bu etabı yürümek çok zorlu olabilir. Yalı Çiftlik Koyu’na yaklaştıkça rota; yüksek, sık çalılık içinde kapalı, keskin taşlı sevimsiz bir hal alıyor. Yalı Çiftlik Koyu’ndan Çiftlik’e kadar da açılan toprak sert yoldan devam eden etkinliğimiz 17:40 sıralarında Çiftlik’e ulaşınca bitiyor. Etkinlik sonu yemeğimizi
Milas’ta Köfteci Alaaddin’de(0 252 5129121) yiyoruz. Bazlama ekmeği arasındaki köfteler çok lezzetli ama kalabalık gruba hizmet etmekte gecikiliyor. O yüzden çöp şişin tadına bakamıyoruz.
muhteşem koyları, masmavi denizi, Datça Yarımadası’nın Knidos’a kadar manzarasını, sağ kolumuza ise asırlık çam ağaçlarını, kıpkırmızı sandal ağaçlarını, yeşilliği takıyoruz. Hava da çok güzel. 14-15 derecelerde yürüyüş için ideal, pırıl pırıl güneşli bir hafta sonu.
Yürüyüşümüz boyunca bir yükseliyoruz, bir alçalıyoruz. Hurma Koyu, İnce Yalı Koyu, Çakıl Yalı Koyu, Seytan Deresi Koyu (Bence Melek Deresi olmalı), Akarca Koyu, Kisse Bükü Koyu ve ismini bilemediğim bir sürü koy. 12:45 sıralarında Kisse (Kilise) Bükü Koyu’na ulaşıp mola veriyoruz. Birçok arkadaş hemen kendini
birçok zeytin ağacı var. Yürüyüşümüz devam ettikçe her bir tepeden sonra başka bir güzellik görüyoruz. Manzara müthiş. Kisse Bükü Koyu ile Çiftlik arasında da isimsiz (ya da benim öğrenemediğim) bakir, hiçbir yapılaşmanın olmadığı onlarca koy var. Koyların bazılarında taştan kule benzeri yarı
yıkık durumda yapılar var. Yürüyüşümüz esnasında rastladığımız köylüden, bunların eskiden un, zeytin, zeytinyağı vb. ürünleri deniz yolu ile taşımak amaçlı kullanıldığını öğreniyorum. Taşlık, bugün bile yol açmanın oldukça zor olduğu bölgede Anadolu insanı deniz
yolunu başarılı bir şekilde binlerce yıl kullanmış. Rota da çok güzel. Bazı bölgeler resmen cangıl. Çam, sandal ve diğer ağaçlardan gökyüzü görünmüyor. Yalnız küçük bir sorun var: Yaklaşık 26 km.’lik etapta hiç su yok. Rotanın sonuna doğru sularımız bittiği için resmen kavruluyoruz. Bazı arkadaşlar sarnıçlardan su alıyor.
Ben almıyorum. Sıcak havalarda bu etabı yürümek çok zorlu olabilir. Yalı Çiftlik Koyu’na yaklaştıkça rota; yüksek, sık çalılık içinde kapalı, keskin taşlı sevimsiz bir hal alıyor. Yalı Çiftlik Koyu’ndan Çiftlik’e kadar da açılan toprak sert yoldan devam eden etkinliğimiz 17:40 sıralarında Çiftlik’e ulaşınca bitiyor. Etkinlik sonu yemeğimizi
Milas’ta Köfteci Alaaddin’de(0 252 5129121) yiyoruz. Bazlama ekmeği arasındaki köfteler çok lezzetli ama kalabalık gruba hizmet etmekte gecikiliyor. O yüzden çöp şişin tadına bakamıyoruz.
ÖREN(KERAMOS)-BOZALAN-GÖKBEL-MAZI-KİSSE BÜKÜ-ÇİFTLİK
etabının kırmızı beyaz
işaretlemeleri gayet iyi. Levha ise sadece Ören, Bozalan ve
Çiftlik’te var.
Bir kez daha bana rüya gibi 2 gün yaşatan bilge
rehberimiz Sn. Zeki VAROL ile birbiriyle son derece uyumlu, problemsiz 40 arkadaşıma, çok ama çok teşekkür ediyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
Karya (Karia) Yolu 3. Etabı 1. gün yürüyüşümüz olan ÖREN-BOZALAN-GÖKBEL-MAZI arası videosunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Karya (Karia) Yolu 3.Etabı 2. gün yürüyüşümüz olan MAZI-KİSSE BÜKÜ-ÇİFTLİK arası videosunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Tebrikler Ayhan, gene çok güzel bir sunum hazırlamışsın. Güzel bir özet, doyurucu videolar ve bol fotoğraflar; klasik deyimle ifade etmek gerekirse: Oralara gitmiş gibi olduk! Hele şimdilerde yurtdışında olduğumuzdan Ayşen'e de bana da ilaç gibi geldi. Özellikle koylara bayıldı Ayşen. Uzun ve zorlu bir etkinlik olmuş ama bu manzaralara değer. Ellerine sağlık, emeklerin ve paylaşımın için çok teşekkür ederiz. Son olarak: O minik köpeciği naaptınız?
YanıtlaSilSelamlar.
Şinasi Yüksel
Minik köpek ne yaptıysak bizi bırakmadı. Tabii bunda bizim kızların da etkisi oldu muhakkak. Sonuçta bazen yürüyerek bazen de kızların kucağında Çiftlik'e kadar geldi. Orada onu almak isteyen market sahibine bırakıldı.
YanıtlaSilSelamlar.
Ayhan YÖRÜK
Orhan KALELİ 28 Ocak 2014 20:39
YanıtlaSilEtapların görüntüleri izledim çok güzel. Benim 1974 yılında özel bir firmada staj yaparken Egeden akdeniz'e kadar gezdiğim ve zaman zaman stabilize , yeni yol çalışmaları sırasında (bazen yolun kaybolup keçi yollarından ) gittiğim güzergahlar aklıma geldi.Hatıralarımı canlandırdın.
Tabiat güzelliklerinin bozulmaması dileğiyle.
Hamit ERDEN 28 Ocak 2014 21:58
YanıtlaSilTadına varılmaz bir paylaşım oldu.Bizlere bu bilgileri aktardığınız için yürekten teşekkürler.Bu güzel organizasyonda beraber olmak zevklerin en güzeli olsa gerek.Kazasız nice gezilere ve keşiflere.Kıskanmamak elde değil.Canı gönülden kutlar,sevgi ve selamlarımı iletirim.Her şey gönlünüzce olsun sevgili kardeşim. Allaha emanet ol.
Şenay TESTERECİ 28 Ocak 2014 21:54
YanıtlaSilMerhaba Ayhan
Doğayla iç içe olmak süper. Yazını okuyunca bu aktivitelere katılmış gibi hissettim. Eline sağlık.