Saat 10.50 sularında
Avanos’a gelip Kızılırmak Köprüsü’nü geçerken Kızılırmak’ın yeni düzenlenmiş
halini çok beğeniyoruz. Ancak köprü yenilenmediği için uzun araç kuyruğu
beklenmesi canımızı sıkıyor. Bu kadar güzel, üzerinde asma köprüsü, etrafında kafeler, yemyeşil çiçekler içinde oturma yerleri olan yepyeni bir alan yarat.
Oluşturduğun gölette gondollar bile olsun, sonra köprüyü yenileme. Tam Türk işi. Sonuç yaya geçidi
olarak kullanılabilecek daracık köprüde müthiş bir araç trafiği. Bir taraf köprüye girmişse öbür taraf beklemek zorunda kalıyor. İki tarafta aynı anda girince tabii ki
Oluşturduğun gölette gondollar bile olsun, sonra köprüyü yenileme. Tam Türk işi. Sonuç yaya geçidi
olarak kullanılabilecek daracık köprüde müthiş bir araç trafiği. Bir taraf köprüye girmişse öbür taraf beklemek zorunda kalıyor. İki tarafta aynı anda girince tabii ki
sinirler geriliyor. Avanos’ta kısa bir kent
turu yaptıktan sonra Çömlek Ustası Sn. Galip KÖRÜKÇÜ’nün çömlek dükkanına
geliyoruz. Burası çok ilginç bir yer. Önce çömlek ustasının bir tutam çamurdan
yarattığı, vazonun yapılışını seyrediyoruz. Çömlek çamuru ve tarihi hakkında
kısaca bilgi veriliyor. Bu arada çömleğe, yöre halkı
çölmek diyor. Birbirine daracık koridorlar ile bağlı 7-8 odalık galeride, çömlekten yapılmış her türlü nesne sergileniyor. Birbirinden ilginç, tabaklar, güveçler, vazolar, testiler, masklar, çeşitli hayvan figürleri, Hitit güneşi, geyiği ve diğerleri. Beğenilen her ürün satın
çölmek diyor. Birbirine daracık koridorlar ile bağlı 7-8 odalık galeride, çömlekten yapılmış her türlü nesne sergileniyor. Birbirinden ilginç, tabaklar, güveçler, vazolar, testiler, masklar, çeşitli hayvan figürleri, Hitit güneşi, geyiği ve diğerleri. Beğenilen her ürün satın
alınabiliyor. Her yerde fotoğraf çekmek
serbest, bir yer hariç; saç müzesi. Yaklaşık 15 yıl önce, turist bir kadının
saçından bir tutam kesip ismi yazılı küçük bir kağıt ile duvara asmasıyla
başlayan hareket şimdi 3-4 odayı tamamen doldurmuş. Burası dünyanın en ilginç
müzeleri sıralamasına 6. sıradan girmiş. Saçların üzerine ad-soyad
ve telefonun yanında fotoğraf koyanlarda var. Her yıl kurayla yapılan seçim ile birkaç bayan yörede tatil hakkı kazanıyormuş. Bizim bayanlarımızdan bazıları da saçlarından bir tutam kesip en belirgin yerlere koyuyorlar. Çömlekçi Galip’in dükkanından Kapadokya
etkinliği final yemeğini yiyeceğimiz Tafana Pide ve Kebap Evi’ne geçiyoruz. Çömlekten yapılma duvar tabloları ile çok güzel dekore edilmiş lokantada, çömlekte pişmiş kuru fasulye, kuşbaşı et, bulgur pilavı, yoğurt, cacık yiyoruz. Kuru fasulye gerçekten muhteşem. Bir yiyen bir daha istiyor. Sonunda bana kalmıyor. Bu arada Tafana
ve telefonun yanında fotoğraf koyanlarda var. Her yıl kurayla yapılan seçim ile birkaç bayan yörede tatil hakkı kazanıyormuş. Bizim bayanlarımızdan bazıları da saçlarından bir tutam kesip en belirgin yerlere koyuyorlar. Çömlekçi Galip’in dükkanından Kapadokya
etkinliği final yemeğini yiyeceğimiz Tafana Pide ve Kebap Evi’ne geçiyoruz. Çömlekten yapılma duvar tabloları ile çok güzel dekore edilmiş lokantada, çömlekte pişmiş kuru fasulye, kuşbaşı et, bulgur pilavı, yoğurt, cacık yiyoruz. Kuru fasulye gerçekten muhteşem. Bir yiyen bir daha istiyor. Sonunda bana kalmıyor. Bu arada Tafana
kısaca,
Avanos’un eski doğal mağara evlerinde ekmeğin pişirilip muhafaza edildiği
bölümün adıymış. Günümüz evlerindeki mutfak yada kilere benzeyen, ancak
onlardan çok fazla fonksiyonu olan bölümmüş. Bu bölümde oturmak, ısınmak,
misafir ağırlamak, sohbet etmek, yemek yemek ve yatmak mümkünmüş.
Tafana’daki güzel yemeğin
ardından Kızılırmak'ın kenarında kısa bir çay molası veriyoruz. 13.00 Sıralarında
da Avanos'tan ayrılıp kürkçü dükkanımıza, İzmir’e doğru hareket ediyoruz.
Akşehir–Afyon karayolu 8. km.de bulunan Özkan Kale Dinlenme Tesisleri’nde
verdiğimiz molada bir bey yanımıza yaklaşıyor. Meğerse İzmir'liymiş. Hatay’da
oturuyormuş ve tesisin sahibiymiş Sn. İbrahim ÜÇEŞ. İşten dolayı uzun süre İzmir’e evine gidemediği için İzmir’i çok özlemiş. 35 Plakayı görünce sohbet etmek istemiş. İçtiğimiz bir sürü çay ve kahve parasını bizden almıyor. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Dönüş yoluna, Baran ve Elif’imiz damgasını vuruyor. 5 Yaşındaki Baran’ımız,
Jale ve Bergüzar hanımların isimlerini çocukça bir saflık ve güzellikle birleştirerek ”Jargüzar” yapıveriyor. Gülmekten kırılıyoruz. Elif’imiz ise, klasikleşmiş İspanyolca, Fransızca, İngilizce şarkılar ile bizlere tam bir konser veriyor. Bu kadar zor parçaları bu yorgunluğa
rağmen mükemmele yakın yorumluyor. Kendisini çok tebrik ediyorum. Sanırım önümüzdeki yıllarda kendisinin ismini çok duyacağız. Resmen yorgunluğumuzdan eser kalmıyor. Gece yarısı 03.00 sıralarında İzmir’e ulaşarak rüyamız sona eriyor. Sonuç olarak dostlarıma, çevremdekilere her zaman; "Doğusu, batısı,
ortası fark etmez, Karadeniz'e senede 10 gün ayırmak gerekir." diye söylerim. Şimdi bu sözüme ilave yapıyorum. Yılın 10 günü Karadeniz, 5 günü yürüyerek Kapadokya. Mucize güzellikteki bu yerleri ne kadar çok yaşayabilirsek inanın ömrümüze ömür katılır. Kalan 350 gün yaşadığımız yer için fazlasıyla yeterli.
oturuyormuş ve tesisin sahibiymiş Sn. İbrahim ÜÇEŞ. İşten dolayı uzun süre İzmir’e evine gidemediği için İzmir’i çok özlemiş. 35 Plakayı görünce sohbet etmek istemiş. İçtiğimiz bir sürü çay ve kahve parasını bizden almıyor. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Dönüş yoluna, Baran ve Elif’imiz damgasını vuruyor. 5 Yaşındaki Baran’ımız,
Jale ve Bergüzar hanımların isimlerini çocukça bir saflık ve güzellikle birleştirerek ”Jargüzar” yapıveriyor. Gülmekten kırılıyoruz. Elif’imiz ise, klasikleşmiş İspanyolca, Fransızca, İngilizce şarkılar ile bizlere tam bir konser veriyor. Bu kadar zor parçaları bu yorgunluğa
rağmen mükemmele yakın yorumluyor. Kendisini çok tebrik ediyorum. Sanırım önümüzdeki yıllarda kendisinin ismini çok duyacağız. Resmen yorgunluğumuzdan eser kalmıyor. Gece yarısı 03.00 sıralarında İzmir’e ulaşarak rüyamız sona eriyor. Sonuç olarak dostlarıma, çevremdekilere her zaman; "Doğusu, batısı,
ortası fark etmez, Karadeniz'e senede 10 gün ayırmak gerekir." diye söylerim. Şimdi bu sözüme ilave yapıyorum. Yılın 10 günü Karadeniz, 5 günü yürüyerek Kapadokya. Mucize güzellikteki bu yerleri ne kadar çok yaşayabilirsek inanın ömrümüze ömür katılır. Kalan 350 gün yaşadığımız yer için fazlasıyla yeterli.
Sağlıkla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder