Ankara-İstanbul arasında seyahat edenlerin Bolu’ya
yaklaştıklarında ilk gözlerine çarpan, Haziran ayına kadar erimeyen doruklarında
ki bembeyaz karları ile 1.981 M.'lik Çele Doruğu ile 1.893 M.'lik Çal Tepesi’dir.
Bolu’nun
kuzey doğusunda bulunan her iki tepeye, oğlum Bahadır ve kardeşimin eşi Erdoğan
ÖZKURU ile 04.11.2012 Pazar günü tırmandık. Çele Doruğu’na, Bolu Tetemeçele Köyü’nden ya da Yedigöller yolundan ulaşılıyor. Bizler Tetemeçele Köyü üzerinden gittik.
Tetemeçele
Köyü’nün Bolu Merkeze uzaklığı 15 Km. civarında. Yolu asfalt. Çele Doruğu ise, Tetemeçele
Köyü’nden 10 Km. daha yukarıda bulunuyor. Yolu, toprak orman yolu ama oldukça
iyi durumda. Çele Doruğu’nun hemen altında Banaz Yaylası ve Yedi Erenler bulunuyor.
Burada her yıl Temmuz ayında Yedi Erenler yayla mevlidi yapılmakta.
Güneşli çok güzel bir sonbahar
sabahı saat 09.00 Sularında Bolu Merkez’den hareket ettik. Tetemeçele Köyü
girişinde traktörü ile bahçesini sürmeye giden yaşlı amcadan “Köyde kahve olmadığını
ama evinde çay ikram edebileceğini”, “Yedi Erenler ve Banaz Yaylası’na 10 Km.
daha yolumuz olduğunu”, “Karşıdan bakınca(Filiz Makarna’yı arkanıza alarak) sol
taraftaki ormanlık alanın üstündeki zirvenin Çele Doruğu, sağ
taraftaki çıplak
tepenin ise Çal Tepesi” olduğunu öğrendik. Bugüne kadar kubbe biçiminde ki çıplak
tepenin Çele Doruğu olduğunu sanıyorduk. Meğerse orası Çal Tepesi’ymiş. Amcayla
vedalaşıp sonbaharın müthiş renk cümbüşü içinde yolumuza devam ederek, saat
10.00 Civarında Müstakimler Yayla çeşmesi yanındaki Birinci Eren mezarına
ulaştık.
Dualarımızı ederken Banaz
Yayla’sına giden bir araç geldi. Ondan da yol, Yedi Erenler, Çele ve Çal
Dorukları ile ilgili son bilgileri alıp fotoğraf çekildikten sonra Banaz
Yaylası üstündeki yayla mevlidinin yapıldığı merada aracımızı bırakıp, saat
10.30’da yürümeye başladık.
Yaklaşık 15 Dakika kadar sonra,
iki tane Eren’in bulunduğu Çele Doruğu’nun ilk tepesine çıktık. Sonra devam
ederek iki Eren’in daha yanından geçip yaklaşık yarım saat sonra 1.980 Metrelik
zirvesi ile Bolu’nun en yüksek ikinci dağı olan(Birincisi Köroğlu Dağı 2.499
M.) Çele Doruğu’nun zirvesine ulaştık.
Zirveye kadar çevresi demir
ile kapatılmış toplam 5 Tane Eren Yatır’ı gördük. Zirvede de Eren Yatır’ı benzeri
2-3 kayalık oluşumlar var. Bilgileri, hakkaniyetleri ve hoşgörüleri ile Anadolu
ve Balkan’larda ki farklı toplumların birbirleriyle kaynaşmasında ve böylece
Anadolu’nun yurt olmasında büyük işlevleri olan bu zatlara dualarımızı ettik, şükranlarımızı
sunduk.
Zirveden 360 Derece Bolu Ovası,
Yedigöller yolu üzerinde ki Yeşil Çele Yaylası ile Yedigöller bölgesini
seyrettik. Gerçi Bolu Ovası’nın üzerinde ki simsiyah kirli havadan pek bir şey
göremedik ama Yedigöller bölgesi, esen şiddetli rüzgar sayesinde pırıl pırıldı.
Yeşil Çele Yaylası, Kaçkarlarda ki Hazindağ, Pokut yaylaları gibi tam sırtta
kurulmuş.
Sonra dönüşe geçerek saat
12.30 Sularında aracımızın yanına ulaşıp Müstakimler Çeşmesi yanında öğle
molamızı verdik. Kesilmiş bir ağacın geniş kökünü sofra yaparak helva, yumurta, domates, biber ve meyve suyundan
oluşan yemeğimizi bir tarafta Bolu Ovası, diğer tarafta rengarenk Yedigöller
ormanlarını seyrederek yemeye başladık.
Saat 13.30 Sularında öğle
molamızı bitirip Çele Doruğu’nun 10-15 Km. kadar doğusunda aşağı yukarı aynı
yükseklikte ki Çal Tepe’ye doğru hareket ettik. Çıplak kubbe gibi tepesiyle bu
güne kadar hep Çele Doru’ğu sandığımız bu tepeye gidip gidemeyeceğimiz yolun
durumuna bağlıydı.
Sabah beyaz söbelen mantarı
toplayan bir köylüden Çal Tepe yolunun bir bölümünün çok dik ve bozuk olduğunu
öğrenmiştik. Yağmur suyunun yolu ortadan yardığı dik ve bozuk bölümü sıkıntısız
geçtikten sonra, hepsi yeni inşa edilmiş 6-7 evden oluşan güzel bir yaylaya
ulaştık.
Yaylanın adı Bağışlar Kadıköyü
Yaylası’ymış. Yayladan sonra 3 ayrı yöne giden bir kavşaktan Çal Tepe yönüne
doğru yaklaşık 5-6 Km. daha gittikten sonra yolun iyice daralan bir bölümünde
durarak arabayla devam edip etmemeyi sorgulamaya başladık.
Çünkü yolun ilerisi hakkında
hiç bilgimiz yoktu. Uygun bir genişlik bulamazsak arabayı bile döndüremezdik.
Sonuçta arabayı olduğu yerde bırakıp yürümeye karar verdik. Yarım saat kadar
yürüdükten sonra hala Çal Tepe’nin altına ulaşamamıştık. Ortam her ağacın
farklı sararması sonucu rengarenk sonbahar renkleri ile çok güzel olmasına
karşın vahşi bir ortamdaydık.
Daha önce Yedigöller Yolu
üzerinde ayı ile karşılaşmış biri olarak araçtan fazla uzaklaşmanın iyi
olmadığına karar verip birbirimizden ayrılmadan tekrar arabaya dönmeye karar
verdik. Bu esnada arkamızdan bir homurtu gelmeye başladı. Merak ve heyecanla
geri döndüğümüzde, bir arabanın bize doğru geldiğini görünce şöyle bir ohh
çektik.
Bir köylü ailesi, ilerideki Merkeşler
Yaylası’ndan dönüyormuş. İleride yayla olduğunu bilmediğimizden boşuna heyecan
yapmışız. Ondan yol durumunu iyice öğrendikten sonra rahatlamış olarak aracımız
ile Çal Tepe eteğine kadar gittik. Saat 14.00 gibi yürüyüşe başladık. Havanın,
sık Yedigöller ormanlık alanında daha da erken kararacağını düşünerek saat
15.00’e kadar yürümeye karar verdik.
Saat 15.00’e kadar zirveye
ulaşamamış isek bulunduğumuz yerde bir değerlendirme daha yaparak en fazla 15
Dakika daha yürümeyi, daha sonra da geri dönüşe geçmeyi planladık. Oldukça dik
bir rotadan, biçilmemiş yüksek otların içinden hızlı bir tempo ile yükselmeye
başladık. Yaklaşık 40 Dakika sonra Çal Tepe zirvesine çıkmıştık.
Zirvenin ortasında kreter yada
meteor çukuru gibi bir alan bulunmakta. 20 Dakika kadar çevreyi seyrettik. Merkeşler
Yaylası’nı zirveden gördük. Burası 7-8 Otantik (Birbirine geçme kütükten
yapılma) eski yayla evlerinden oluşmuş çok bakir ve çok güzel bir yayla. Zirvede
ki diğer tepeyi de gezip fotoğraflar çekildikten sonra saat 15.00’de dönüşe
geçtik. 20 Dakika sonra arabamıza ulaşıp Bolu’ya dönüşe geçtik.
Bugün
benim için rüya gibi çok güzel bir gün oldu. 50 Yaşında bir hayalim
gerçekleşti. Hep karşıdan görüp seyrettiğim Çele ve Çal Doruklarını, Oğlum ve Yaren’im
ile birlikte keşfettik. Ne Valilik, ne Belediye, ne yerel kaynaklar nede
internetten çok fazla bilgi edinemediğim, buraları doğru bilen birilerini de bulamadığım,
haziran ayına kadar açık havalarda bembeyaz karlı zirveleri ile muhteşem
görünen, hemen dikkati çeken Çele
ve Çal zirvelerini, sonbaharın
muhteşem renkleri içinde keşfetmek, adım adım, sindire sindire yürümek,
yürürken tavşan, keklik ve tilki görmek, benim için çok ama çok büyük bir keyif
oldu. Bu etkinlikte Çele ve Çal Doruklarına mı ben mi dokundum, yoksa Zirveler
ve Erenler bana mı dokundu bilemiyorum. Darısı ilk fırsatta Köroğlu Dağı zirvesi
olması dileği ile.
Can oğlum Bahadır ile Yaren’im
Erdoğan’a, yayla isimlerini öğrendiğim eski Tetemeçele Muhtarlarından Sn. Orhan
YILMAZ’a, çok teşekkür ediyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK
Pek güzel bir gezi, dağcılık olmuş. Hele insanın kendi memleketini gezmesi, keşfetmesi büyük keyif oluyor. Hem de böyle harika doğası olan yeryüzü köşesinde yaşıyorsan..
YanıtlaSilEline sağlık yazılar fotoğraflar için. Gezmiş kadar olduk gene..
Orlando'dan selamlar, sevgiler..
Şinasi
bende izmitliyim ama orada askerlik yapmamdan dolayı boluyu cok beğenmiştim. her yaz bir başka köşesine geziye ve balık tutmaya mutlaka giderim. tanıtımın için teşekkürler...
YanıtlaSilayhan bey.gezi notlarınızı zevkle izledim.çele köyü doğumlu olmama rağmen sizin kadar güzel gezemedik oraları.geçen sene istanbuldan bir arakadaş grubu ile hemen hemen sizin rota ile aynı bir gezimiz oldu.gerçi bizim çal tepesine çıkışımız kaybolmamızdan ötürü oldu.arkadaşlarımın söylediğine göre hayatlarında geçridği en güzl günmüş.
YanıtlaSilBugün çal tepesindeydim güzeldi
YanıtlaSil