Toprağın sanata, insanın
sanatçıya dönüştüğü Kapadokya bölgesinin en önemli sanat ve turizm merkezi
Avanos’a saat 17.45 sularında geliyoruz. 1900 yılında hizmete açılan 11 ayaklı 159 metre uzunluğundaki tarihi Taş
Köprü üzerinden yoğun
bir araç trafiği içinde karşıya geçerek Avanos
merkeze yürüyoruz. 6 yılda hiçbir şeyin değişmediğini
görmek beni üzüyor. Sadece yayalara açık olması gereken daracık tarihi köprünün hala araç trafiğine açık olması akıl alır gibi değil. Kızılırmak ilçeyi doğudan batıya
görmek beni üzüyor. Sadece yayalara açık olması gereken daracık tarihi köprünün hala araç trafiğine açık olması akıl alır gibi değil. Kızılırmak ilçeyi doğudan batıya
Hititlerden beri devam etmekteymiş. Hamur yapar gibi yoğurulan
Kızılırmak’ın kırmızı killi toprağı dede yadigârı ayakla döndürülen işliklerde çanaktan
çömleğe, küpten güvece birçok forma sokularak sanata dönüşmüş binlerce yıl.
Sırtını dağa yaslayan Avanos’un
yığma taşlarla yapılan tarihi evlerinin
bulunduğu ana caddesinde devam ederek merkezdeki bir seramik yapım-satım
atölyesine geliyoruz. Önce, atadan-dededen beri bu işi yapan ustanın bir avuç
çamurdan incecik, narin bir eseri yaratmasını seyrediyoruz.
Sonra
kızlarımız deniyor aynı çamur ile bir şeyler yapmayı. Hep birlikte gülüp eğleniyoruz.
Sonra aynı seramik atölyesinden hediyelik bir şeyler aldıktan sonra 19.00
sularında Hacı Bektaş’a doğru yola çıkıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder