25 Nisan 2013 Perşembe

MERSİN - Antakya/HATAY Etkinliği

20-21-22-23-24 Nisan 2013 Tarihlerinde Sn. Hafize YİĞİT, Sn. Leyla YILDIZ, Sn. Ali AYTER ile birlikte mükemmel bir Mersin-Hatay gezisi yaptık. Yolumuz üzerinde bulunan Konya Mevlana Müzesi’ne, Meke ve Acı Göl’e, Adana’ya, İskenderun’a, Hatay dönüşünde Çatalhöyük’e uğradık. Seyahatimiz boyunca Hasan 
ve Melendiz Dağları’nın bembeyaz dorukları, adı gibi bol karlı, bembeyaz Bolkar Dağları zirvelerinin panoramik manzaraları, yeni gelen baharın tüm yeşilliği, rengarenk çiçeklenmiş bozkır ve meyve ağaçları eşliğinde gündüz yolculuğunun tüm güzelliklerini yaşadık. Ufuklara kadar yemyeşil Konya ovası düzlüklerinde, dünyamızın yuvarlaklığını gördük.
Yaşayan efsane, Ülkemiz dağcılığının mihenk taşlarından Sn. Muzaffer Erol GEZ Ağabey’in, Haç Gediği Yaylası’nda ki(Rakım 850 M.) Dağ Evi’nde geçirdiğimiz iki geceyi, ömrümüz boyunca unutabileceğimizi sanmıyorum.
Hatay’da ki dostumuz Sn. Fatih TOKUŞ kardeşimiz işinden izin alarak bizi gezdirdiği yetmezmiş gibi bir de evini bizlere açması, kendi başımıza bulamayacağımız birçok yeri gezip görmemiz, Hatay mutfağının ve mezelerinin tadına bakmak sanki bir rüyaydı.
Sevgili Muzaffer Erol GEZ Ağabey’imize, Fatih TOKUŞ kardeşimize ve ekip arkadaşlarıma çok ama çok teşekkür ediyorum. Sağolsunlar, varolsunlar. Bir teşekkür de Hafize Hanım’ın ufaklığına(1200 cc Fiat Palio). 2.900 Km. yolda, kendisi için biraz ağır yük altında hiç sorun çıkarmadı maşallah.
Toplam 2.900 Km. yol kat edip eve döndükten ve iki gün geçtikten sonra, resimlere ve videolara bakarken, bu kadar kısa sürede bu kadar çok yer görmenin mutluluğunu bir kez daha yaşadım. Anladım ki bu güzellikler dostlarla birlikte olunca daha bir güzel oluyor, daha bir çoğalıyor ve anlam kazanıyor. 
Benim için bu etkinliğin en unutulmaz anlarından biri Titüs Tüneli’ne girerken geçtiğimiz küçücük derenin bir saat sonra sel sebebiyle geçişe izin vermemesi, iki saate yakın mahsur kalmamız. 
Diğeri de Adam Kayalar ve içinde bulunduğu Ihlara Vadisi benzeri coğrafya. Adam kayaların girişi Kelebekler Vadisi girişi gibi dik ve uçurum. Dağcılık bilgisi olmayanların vadiye girmesi tehlikeli sonuçlar doğurabilir. 
Bence, korkuluk, duvarlara çakılacak tutamaç, ip gibi emniyet tedbirleri alınmadan normal vatandaşların vadiye alınmaması gerekir. Özellikle yağmurlu havalarda kayaların kayganlığı artacağı için risk daha da artabilir. 
Üç büyük dinin doğup geliştiği, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi toplumların, tüm mezheplerin içi içe kardeşçe yaşadığı, öldükten sonra da aynı mezarlığa gömüldüğü bu kutsal topraklarda 1.500’ün üzerinde fotoğraf ve video çekmişim. Zaman yetmediği için birçok yere de gidemedik. Bizler kısa zamanda çok yer gezip görebilmek amacıyla;
1.Gün Saat 14:00’ kadar Mersin Silifke bölgesini, Saat 15:30’den sonra ise Mersin Tarsus bölgesini gezmeye çalıştık. 
2. Gün Adana-İskenderun üzerinden Hatay’a geçtik. 
3. Gün ise Hatay ve çevresini gezdik. 
Tabii olarak bu kadar kısa sürede bir sürü yeri de gezemedik, göremedik. Buraları gezmek için en az 1 hafta–10 gün gerekli. Tarih ve gezi sırasına göre kısa kısa yazılar eşliğinde, benim ve arkadaşlarımın çektiği en güzel resimleri ve videoları aşağıda bulabilirsiniz.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK

     Tarih ve Gezi Sırası Konu Başlıkları:
1-) Konya Mevlana Müzesi - 20.04.2013
2-) Meke Gölü - Acı Göl - Karapınar/KONYA - 20.04.2013
3-) Muzaffer Erol GEZ

      Mersin Erdemli-Silifke Bölgesi - 21 Nisan 2013
4-) Ayaş(Elaiussa-Sebaste) - Paşa Türbesi- Erdemli Silifke Yolu-MERSİN - 21.04.2013
5-) Kanlı Divane - Erdemli Silifke Yolu-MERSİN - 21.04.2013
6-) Kız Kalesi(Korykos)- Erdemli Silifke Yolu-MERSİN - 21.04.2013
7-) Adam Kayalar(Roman Reliefs)- Erdemli Silifke Yolu-MERSİN - 21.04.2013
8-) Cennet-Cehennem-Astım Mağaraları- Erdemli Silifke Yolu-MERSİN - 21.04.2013
9-) Üç Güzeller Mozaiği -Narlıkuyu(Garden of Eden)- Erdemli Silifke Yolu-MERSİN - 21.04.2013

      Mersin Tarsus Bölgesi - 21 Nisan 2013
10-)Yedi Uyurlar Mağarası(Eshab-ı Kehf) - Tarsus-MERSİN - 21.04.2013
11-)St. Paul Anıt Müzesi - Tarsus-MERSİN - 21.04.2013
12-)Kırkkaşık Bedesteni-Ulu cami-Eski Camii - Tarsus-MERSİN - 21.04.2013
13-)Tarsus Şelalesi (Berdan River (Cydnos) and Waterfall) - Tarsus-MERSİN - 21.04.2013

       Adana Sabancı Merkez Camii - Bici Bici - 22 Nisan 2013
14-)Sabancı Merkez Camii – ADANA - 22.04.2013
15-)Bici Bici - İSKENDERUN - 22.04.2013

      Antakya/Hatay Bölgesi - 22/23 Nisan 2013
16-)Vakıflı Köyü – Samandağ-Antakya-HATAY – 22.04.2013
17-)Musa Ağacı – Hıdırbey Köyü- Samandağ Plajı-Antakya-HATAY – 22.04.2013
18-)Titüs Tüneli - Samandağ-Antakya-HATAY - 22.04.2013
19-)Hatay Mutfağı-Antakya-HATAY – 22.04.2013
20-)Tayşa – Ballıöz Köyü - Antakya-HATAY – 23.04.2013
21-)Mozaik ve Arkeoloji Müzesiİ - Antakya-HATAY – 23.04.2013
22-)Asi Nehri–Uzun Çarşı-Mahremiye Camii-Habibi Neccar Camii-Künefe - Antakya-23.04.2013
23-)Harbiye(Daphne) - Antakya-HATAY – 23.04.2013

       Çatalhöyük - Çumra/KONYA - 24 Nisan 2013
24-)Saklıbahçe-Bolkar Dağları-Hasan Dağı - 24.04.2013
25-)Çatalhöyük - Çumra-Konya - 24.04.2013

KONYA / MEVLANA MÜZESİ-MEKE GÖLÜ-ACI GÖL

1-)  KONYA MEVLANA MÜZESİ - 20.04.2013

Dönemin ünlü bilginlerinden “Sultanül Ulema” denilen babası Bahaeddin Veled vefat ettiğinde müritleri türbe yapmak ister. Mevlana ise “Gök kubbeden daha iyi kubbe mi olur” diyerek izin vermez. Mevlana 1273’te 
ölünce oğlu Sultan Veled, türbe yaptırmak isteyen müritlerin isteğini kıramaz kabul eder. Bugün müze olarak kullanılan Kubbei Hadra(Yeşil Türbe) 1.274 yılında yapılır. Mevlana ve oğlu Sultan Veled’in gök mermerden sandukaları, yeşil kubbenin tam altında yer almaktadır.

Konya Mevlana Müzesi FOTOĞRAFLAR’ını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Konya Mevlana Müzesi VİDEO’sunu görmek için lütfen lütfen burayı tıklayınız.
Not: Mevlana ve Oğlu Veled’in sandukalarının da bulunduğu müze içinde resim çekmek yasak olduğu için, müze içi fotoğrafı bulunmamaktadır.

2-)  MEKE GÖLÜ – ACI GÖL – Karapınar/KONYA - 20.04.2013

5 Milyon yıl önce meydana gelen volkanik patlama ile Meke Maar’ı(Lav ve mağmanın oluşturduğu krater) oluşup zamanla suyla doluyor. Günümüzden 9 Bin yıl önce aynı yerde meydana gelen ikinci bir patlama ile de, ana kraterin içinde volkan konisi yükseliyor. Koni, tüften oluştuğu için yağışları kolayca emiyor ve şekli bozulmuyor. Böylece, deniz seviyesinden 981 Metre yükseklikte, dünyanın en ilgi çekici göllerinden Meke Gölü oluşuyor. Karapınar Adana karayolu 8.Km. de bulunmakta.
Ülkemizin en önemli volkanik göllerinden Acı Göl’de bir maar.  Sülfatlı tuzlar içeren suyunun acı olması sebebiyle bu adı alıyor. Derinliğinin 300 Metreye yaklaştığı söyleniyor. Bugüne kadar bu konu ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış. Gölden gaz ve sıcak su çıkışının devam etmesi, volkanik aktivitenin bitmediğini gösteriyor. Maarlar ile obruklar genellikle birbiriyle karıştırılıyor. Maarlar volkanik kökenli ve patlamayla oluşuyor, obruklar ise tortul kökenli ve çökmeyle meydana geliyor. Karapınar Adana karayolu 10.Km. de bulunmakta.

Meke ve Acı Gölün FOTOĞRAFLAR’ını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Meke ve Acı Gölün VİDEO’sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Muzaffer Erol GEZ (1934-2020)

MATTERHORN Dağı – CİLO Dağları zirve çıkışları ve Dağ (MÜZE) Evi

20-21-22-23-24 Nisan 2013 Tarihlerinde Sn. Leyla YILDIZ, Sn. Hafize YİĞİT, Sn. Ali AYTER ile birlikte mükemmel bir Mersin-Hatay gezisi yaptık. Yaşayan efsane, ülkemiz dağcılığının mihenk taşlarından Sn. Muzaffer Erol GEZ Ağabey’in, Haç Gediği Yaylası’nda ki (Rakım 850 m.) Dağ Evi’nde geçirdiğimiz 2 geceyi, ömrümüz boyunca unutabileceğimizi sanmıyorum. 1952’den bu yana yapılan tırmanışlar ile ilgili duvarlarda ki her resim ile tarih kokan bu ev, bence DAĞCILIK MÜZE EVİ olmalı.
Dağcılığa, 1952 yılında askerlik görevini yaptığı Kayseri’de, Erciyes Dağı'na zirve yaparak başlayan Muzaffer Ağabey, 1952’den sonra her yüzünden 95’in üzerinde Erciyes tırmanışı yapmıştır. Hiçbir teknik malzeme olmadan yaptığı ilk çıkışların bazılarında, krampon yerine botuna at nalı bağlamıştır. 1965 Yılında Dr. Bozkurt ERGÖR ile Erciyes Kuzey buzulu ilk çıkışını gerçekleştirmiştir. Munzur’un bütün zirvelerine çıkmıs,
1960’larda Cilo'larda tırmanış eğitimleri yapmıs, yaptırmıştır. İlki 1959 yılında olmak üzere 27 defa Ağrı Dağı'nda zirve yapmıştır. 1983 Yılında rahmetli Prof. Dr. Abdülmecit DOĞRU ile Ağrı zirvesinde çadır kurup 3 gece kalarak tıbbi araştırmalara destek vermiş ve bu araştırma esnasında kendi idrarını içmiştir. 1970 Yılında 4.478 m.lik Matterhorn Dağı’na çıkan ilk Türk'tür.
1934 yılında Malatya’da doğan Muzaffer Erol GEZ’in, 1 oğlu, 1 kızı ve 3 torunu bulunmakta, kışları Mersin merkezde, yazları ise 850 m. yükseklikte Haç Gediği Yaylası’nda bulunan Dağ (Müze) evinde yaşamaktadır.
Kendisini izleyip dinledikten sonra, yokluklar içinde yaptığı Dağcılık faaliyetleri ile Ülkemiz Dağcılığının gelişmesinde çok önemli bir mihenk taşı olan Sn. Muzaffer Erol GEZ Ağabey’i tanımaktan duyduğum mutluluğu kelimeler ile anlatamam. Onunla 2 gün beraber olmaktan dolayı, kendimi çok şanslı hissediyorum. Kendisine sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK

Not 1: Yukarı da ki bilgilerin tamamı kendisinden alınmıştır.

Not 2: Muzaffer Erol GEZ Ağabeyimiz 21 Haziran 2020 tarihinde 
           aramızdan ayrılmıştır. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. 
           Nurlar içinde uyusun. 

Yazım ve Video yayınlandıktan sonra Damadı Sn. Serkan BİLSEL tarafından gönderilen, Muzaffer Ağabey'in bir ömür yaptığı faaliyetlerin tarih sırasına göre listesini aynen aşağıda aktarıyorum. Sn. Serkan BİLSEL Bey'e çok teşekkür ediyorum.

1952:   Yılında ERCİYES'e  çıkışla dağcılığa başladı.
1953:   2 Arkadaş ADANA'dan İSTANBUL'a  bisikletle gitti ve bu turu 17 günde tamamladılar.
1956 29 ARALIK tarihinde 6 kişi ERCİYES'e KIŞ TIRMANI'şı yaptılar.
1957:  Ağustos'unda DR. BOZKURT ve 4 arkadaşıyla birlikte AĞRI DAĞI'na ilk tırmanışlarını yaptılar.
1958:  29 ARALIK'ta, 22 Beden Eğitimi Öğretmeniyle ERCİYES'e 2. KIŞ TIRMANIŞI yaptı.
1959:  ELAZIĞ'lı Lise öğrencilerine TUNCELİ OVACIK'ta  DAĞCILIK KAMPI açtı ve birlikte MUNZUR DAĞI'nın 
          belli yüksek zirvelerine çıktılar.
1965:  DR. BOZKURT'la ERCİYES  KUZEY BUZULU'na  tırmanış yaptılar.
1966:  DAĞCILIK FEDARASYONU'nun kuruluşuna katıldı.
1968:  AVUSTURYA'da yapılan DÜNYA DAĞCILAR BİRLİĞİ  U.İ.A.A'nın toplantısına Türkiye'den katılan 3 kişilik
          ekipte yer aldı.
1969:  TÜRK-ALMAN-AVUSTURYALI Dağcılarla birlikte CİLO DAĞLARI'nda REŞKO Zirvesi- SUPPA DÜREK
          KADIN PARMAĞI - GÖL TEPESİ - KÖŞE DİREĞİ zirvelerine tırmandı. 
          AĞRI  DAĞI'na DOĞU yüzeyinden tırmanıldı.
1973:  AVUSTURYA'lı dağcılarla SÜPHAN DAĞ'ına KUZEY yönünden NİSAN ayında KAYAKLA çıkıp indiler. 
          Böyle bir faaliyet SÜPHAN'da ilk defa yapılıyordu. 
1983:  Yazında PROF. DR. ABDÜLMECİT DOĞRU ile AĞRI'nın ZİRVESİNE ÇADIR KURUP 3. Gün - 3 Gece
          kaldılar. DR.ABDÜLMECİT DOĞRU YÜKSEK DAĞ HASTALIĞI üzerine TIPBİ incelemeler yaptı. 
          Bu sıralarda ALMANYA  BAVYERA'da kiİ WATSMAN DAĞI'nın DOĞU DUVARINA, 
          KUZEY İTALYA'da DOLOMİT'lerde DREİ-ZİNNE zirvesine,
          İSVİÇRE'de ki MATTERHORN zirvesine tırmandı.
1997:  Tarihinde İSTANBUL FOTOĞRAF EVİ'nin organizasyonuyla, İRAN -PAKİSTAN-HİNDİSTAN yolu
          üzerinden NEPAL'e gitti. Bu faaliyete 5 BAYAN  5 ERKEK arkadaş katıldı ve 2 AY sürdü.
          Bu Ekip HİMALAYA DAĞLARI'na giden İLK TÜRK ekibidir.
1998:  4 Arkadaş tekrar NEPAL'e HİMALAYA'lara gitti. 1 Aylık sürede ANNA - PURNA zirvesinin ANA KAMP
          yerine gittiler. 
          Halen DAĞ  GEZİ'lerine  katılır. Kışın KAYAKLI DAĞ TURLARI yapar. 
         1952'den beri DAĞ YAŞANTI'ları RENKLİ SLAYLAR'la kayıtlıdır.
          Bir süre evvel DAĞCILIK FEDERASYONU YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİ'nden İSTİFA ederek ayrılmıştır
          Ayrılış nedeni ise: Bazı kulüplerde ve şehirlerde yaptığı SLAYT GÖSTERİLERİ ile SOHBET toplantılarından
          dolayı, Başkan Alaattin KARACA ile anlaşamamasıdır.
          Halen MERSİN DAĞCILIK KULÜBÜ ÜYESİDİR ve Kulübün her türlü faaliyetine katılmaktadır.

Muzaffer EROL GEZ Ağabey’in 850 metre yükseklikte Haç Gediği Yaylası'nda bulunan Dağ (Müze) Evi, kendi sesinden MATTERHORN ve CİLO zirve çıkışı anlatımı VİDOSU’nu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Muzaffer Erol GEZ ağabeyimiz ile Haç Gediği Yaylası Dağ (Müze) Evi fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

MERSİN / ERDEMLİ-SİLİFKE Bölgesi

4-)  KANLI DİVANE (Kanitelleis) – Erdemli-Silifke/MERSİN – 21.04.2013

Doğal bir obruğun çevresinde büyümüş kutsal bir yerleşim alanı. Olba Krallığı sınırları içinde bulunan, Helenistik dönemde inşa edilen yapıların görkemi ve fonksiyonları, din adamları ile ilişkili Helenistik bir kulenin
yapılması, Hıristiyanlık döneminde inşa edilmiş 4 adet kilisenin varlığı, Antik dönemde obruğa kutsal bir anlam yüklenmesinin ve oldukça önemli dinsel bir merkez olduğunun göstergeleri. Mersin’e 37 km. uzaklıkta Erdemli-Silifke karayolunun 3. km. kuzeyinde bulunmakta.

Kanlı Divane (Kanitelleis) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Kanlı Divane (Kanitelleis) video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

5-)  AYAŞ(Elaiussa Sebaste)–PAŞA TÜRBESİ – Erdemli-Silifke/MERSİN – 21.04.2013

Elaiussa Sebaste, antik çağlarda uzun bir yarım ada olan, bugün dolmuş ufak limanı koruyan stratejik bir liman şehirmiş. Antik şehir limanın gerisinde yer alıyor ve karşısına ufak bir ada bulunuyormuş. Bu ada bugün kara ile birleşmiş ve yarımada haline gelmiş. Mersin’e 55 km. Erdemli-Silifke karayolu üzerinde Ayaş Köyü yakınlarında bulunmakta.
Paşa Türbesi kitabesinden, Selçuklulardan Aktaşoğlu Sinan Bey’e ait olduğu anlaşılmış. 1.220 yılında kaba kesme taştan düzgün bir planı olmadan yapılmış. Mersin’e 56 km. uzaklıkta Erdemli-Silifke karayolu üzerinde bulunmakta.

Ayaş (Elaiussa Sebaste) ve Paşa Türbesi fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

6-)  KIZ KALESİ (Korykos) – Silifke/MERSİN – 21.04.2013

Kızkalesi, Korykos Antik Şehri'ni denizden gelecek saldırılara karşı korumak için kentin tam karşısında kıyıdan 200 m. açıkta ki küçük bir adacığın üzerinde bulunuyor. Mersin’e 60 km. uzaklıkta Erdemli-Silifke karayolu üzerinde bulunmakta.

Kız Kalesi (Korykos) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Kız Kalesi (Korykos) video günlüğü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

7-)  ADAM KAYALAR(Roman Reliefs) – Silifke/MERSİN – 21.04.2013

İÖ 3. yüzyıla tarihlenen, Ihlara Vadisi benzeri, alabildiğine çıplak kanyon ve dik uçurumlardaki yüksek duvarlara kazınmış Adam Kaya Kabartmaları, bana göre Dağlık Kilikya’nın en güzel bölümlerinden birisi. Vadi tabanında ki Şeytan Deresi’nde su yoktu. 
10 Ayrı kompozisyonda 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk, 1 dağ keçisi ve 1 köpek figürü bulunmakta.  Mersin’e 60 km. uzaklıkta Erdemli-Silifke karayolu üzerinde ki Kız Kalesi’nden (Korykos) 10 km.lik asfalt yol ile ulaşılıyor.
Adam Kayalar’ın girişi Kelebekler Vadisi girişi gibi dik ve uçurum. Dağcılık bilgisi olmayanların vadiye girmesi tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bence korkuluk, duvarlara çakılacak tutamaç, ip gibi emniyet tedbirleri alınmadan normal vatandaşların vadiye alınmaması gerekir. Özellikle yağmurlu havalarda kayaların kayganlığı artacağı için risk daha da artabilir.

Adam Kayalar fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Adam Kayalar video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

8-) CENNET ÇÖKÜĞÜ(The Chasm of Heaven)

Cennet olarak adlandırılan obruğa 455 basamakla inilebilmektedir. (Hafize Hanım ile ikimiz öğleden sonra Tarsus tarafını gezebilmek için, 455 basamağı 10 dakika da indik, 20 dakika da çıktık. Kendimize
maşallah.) Genişlik 200, derinlik 70 m. civarında. Dibe yakın noktada MS 5. ya da 6. yy. da yapıldığı düşünülen şapel bulunmakta. Obruğun dibinde ki küçük akarsu ise Narlıkuyu’dan denize karışmaktaymış. Bu yüzden Narlıkuyu’da deniz çok soğukmuş

CEHENNEM ÇUKURU(The Pit of Hell)

Son derece sarp olan Cehennem Çukuru’nun çapı 30, derinliği ise 120 m. civarında. Ürkütücü derinliği, dik duvarlarından dolayı etrafı demir parmaklıklarla çevrelenmiş ve çukura inilememekte. Mitolojiye göre, tanrılar 
tanrısı Zeus, yüz başlı alev püskürten dev bir ejderha olan Typhon’u yenip Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek gizlemeden önce buraya hapsetmiş. Kim bilir belki de bu yüzden buraya Cehennem adı verilmiştir.

 NARLIKUYU ASTIM(DİLEK) MAĞARASI–Narlıkuyu/MERSİN-21.04.2013

Yaklaşık 20-25 m.lik helezon (yuvarlak-spiral) demir merdivenle inilen, dev sarkıt ve dikitlerle süslü mağaranın içi ışıklandırılmış. Birbirine bağlantılı, toplam uzunluğu 200 m.yi bulan galerilerin nem oranı yazın % 85, kışın % 95, sıcaklık ortalaması ise 15 derece civarındaymış. Yüksek nem oranının astım hastalarına iyi 
geldiğine inanılması, içinde dilek tutulması sebepleriyle Astım-Dilek Mağarası denilmekteymiş.
Cennet-Cehennem ve Narlıkuyu Astım (Dilek) Mağarası, Mersin’e 68 km. uzaklıkta. Erdemli-Silifke karayolu üzerinde ki Narlıkuyu Beldesi’nden 2 km.lik asfalt yol ile ulaşılıyor. 

Cennet-Cehennem ve Narlıkuyu Astım (Dilek) Mağarası fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Cennet-Cehennem ve Narlıkuyu Astım (Dilek) Mağarası video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

9-)  ÜÇ GÜZELLER MOZAİĞİ (The Mozaic of Three Graces) – NARLIKUYU (Cennet Bahçesi-Garden of Eden) / MERSİN–21.04.2013

İÖ 4. yüzyılın sonlarına tarihlenen Zeus’un kızları Aglaia, Euphrosyne ve Thalia’yı çıplak dans ederken betimleyen mozaik, eski bir hamamın tabanında bulunmuş. Cennet Çöküğü’nün dibinde ki mağarada antik 
çağlarda suyunun kutsallığına inanılan yeraltı deresinin denize kavuştuğu yerde kurulan Narlıkuyu beldesi, denizin içindeki masalara servis yapan balık lokantalarıyla ünlü. Kesinlikle burada yemek molası 
verilmeli. Bizler Tarsus’u gezebilmek için bu güzel beldede balık yiyememenin üzüntüsünü yaşadık.  Mersin’e 68 km. uzaklıkta Erdemli-Silifke karayolu üzerinde bulunmakta.

Üç Güzeller Mozaiği ile Narlıkuyu fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Üç Güzeller Mozaiği ile Narlıkuyu video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

MERSİN / TARSUS Bölgesi

9-)  YEDİ UYURLAR MAĞARASI(Eshab-ı Kehf) – Tarsus/MERSİN- 21.04.2013

Kuran-ı Kerim’de 114 surede anlatılan Eshab-ı Kehf hadisesinin yaşandığı Yedi Uyurlar Mağarası, Müslüman ve Hıristiyanlarca kutsal kabul ediliyor. Hadise,  Hz. İsa (A.S.)’dan sonra, Hz. Muhammed (A.S.)’den önce, Romalılar devrinde meydana gelmiş.  İnanışa göre; “Çok tanrılı dönemde tek tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hıristiyan 7 genç (Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, 
Debrenuş ve Kefeştetayuş) köpekleriyle beraber bu mağarada saklanmışlar. 309 yıl uykuya dalan bu dindar kişiler uyandıklarında her şeyin farklı olduğunu görmüşler. İçlerinden birisi yiyecek almak için kente gitmiş ve yakalanmış. Yakalayanlar onunla birlikte mağaraya geldiklerinde yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadan başka bir şey görmemişler. Bu nedenle burası “Yedi Uyurlar Mağarası” olarak adlandırılmış.“
Mağaranın üstünde 1873 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan camiye sonradan üç şerefeli bir de minare eklenmiş. Sözcük olarak “mağara dostları” anlamına gelen Eshab-ı Kehf, Anadolu insanını çok etkilemiş olmalı ki birçok yerde aynı adla mağaralar görülmekte. En bilinen Yedi Uyurlar mağaralarının birisi İzmir’de, diğeri ise Eshab-ı Kehf Külliyesi ve Camii ismiyle Kahramanmaraş’tadır.
Mersin’in Tarsus ilçesine 14 km. uzaklıkta ki Dedeler Köyü yakınlarında bulunmaktadır.

Yedi Uyurlar Mağarası (Eshab-ı Kehf) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.
Yedi Uyurlar Mağarası (Eshab-ı Kehf) video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

11-) ST. PAUL ANIT MÜZESİ (St. Paul Memorial Museum) - Tarsus/MERSİN - 21.04.2013

       İS 11.-12. yüzyıllarda inşa edildiği tahmin edilen ve Aziz Paulus’a (St. Paul Kilisesi) adandığı bilinen kilise, Ortodoks Arap-Rum cemaati tarafından 1.850 Tarihinde yeniden yapılıyor. Kilise tavanında Hz. İsa, İncil yazarları Yohannes, Mattios, Marcos ve Lukas freskleri bulunuyor. Ziyarete gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler, dini ayin yapabilmekteymişler.    

St. Paul Anıt Müzesi (St. Paul Memorial Museum) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

12-) KIRKKAŞIK BEDESTENİ (Kırkkaşık Historical Bazar-Forty Spoons Bazaar) - ULU CAMİ (Tarsus Grand Mosque – Majestic Mosque) - BİLAL-İ HABEŞİ MAKAMI ESKİ CAMİ (Cami-i Kilise-Baytimur Cami) - ROMA HAMAMI (Roman Baths) - Tarsus/MERSİN - 21.04.2013

       Sabah 07:00’de Muzaffer Erol GEZ ağabeyin Haç Gediği Yaylası'nda ki dağ evinde mükemmel bir kahvaltıyla başlayan günümüz, Silifke’den Tarsus’a gelmemiz, akşam üstü olması ve de çok yorulmamızdan dolayı, Tarsus Merkez de sadece yukarıda isimler yazılı yerleri görebilmemize olanak verdi. Tabii olarak Tarsus Merkez’de ve çevresinde ki bir sürü yere de gidemedik, göremedik.

Yukarıda isimleri yazılı yerlerin fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

13-) TARSUS ŞELALESİ(Berdan River (Cydnos) and Waterfall) - Tarsus/MERSİN- 21.04.2013

Tüm gün yorgunluğumuzun azaldığı bir yer oldu Tarsus Şelalesi. Gerçekten çok güzel, Manavgat Şelalesi’ni andıran bir yer. Berdan (Kydnos) Çayı üzerinde bulunan şelale alanı Roma döneminde nekropol (antik 
dönem mezarlığı) olarak kullanılmış. İlçe merkezinin kuzeyinde bulunan şelale çevresinde, sıcak humus, patlıcandan yapılan babagannuş, muhammara vb. mezeler ile yöresel lezzetlerin tadına bakılabilecek bir sürü lokanta var. Bizler Yıldırımlar Restaurant’ın(0 324 6141222) Şelale Şb.nde bu lezzetlerin tadına baktık.

Tarsus Şelalesi (Berdan River (Cydnos) and Waterfall) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Tarsus Şelalesi (Berdan River (Cydnos) and Waterfall) video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

ADANA - SABANCI MERKEZ CAMİİ - BİCİ BİCİ/İskenderun

14-) SABANCI MERKEZ CAMİİ – ADANA - 22.04.2013

Seyhan Nehri kıyısında, 33 hektarlık büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyük parklarından biri olan Adana Merkez Park’ı içinde, Ülkemiz ve Orta Doğu’nun en büyük Camii’sidir. 9 fil ayak üzerinde, klasik Osmanlı 
mimarisinde, görünüm olarak Sultan Ahmet Camii, iç mekan olarak Selimiye Camii’ne benzeyen Sabancı Merkez Camii, 20.000 (Açık alanla birlikte 28.000) kişi alabilmekteymiş. Allah düşünen, yapan, yaptıran, katkıda bulunan herkesten razı olsun. Çok güzel bir eser.

Sabancı Merkez Camii ile Adana Merkez Park’ın fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Sabancı Merkez Camii ile Adana Merkez Park’ın video günlüğünü görmek için lütfen burayı tıklayınız.

15-) BİCİ BİCİ – İSKENDERUN – 22.04.2013

Adana Merkez Park’ta güzel bir kahvaltıdan sonra Hatay’a doğru giderken İskenderun’a uğradık. Zamanımız uymadığı için Adana’da tadına bakamadığımız Bici Bici’nin tadına, İskenderun’da baktık. Küçük küçük kesilmiş pişmiş nişasta, üzerine rendelenmiş buz, gül şurubu ve pudra şekerinden oluşan, nar kırmızısı
renginde bir tatlı. Bu bölgenin sıcak yaz günlerinde güzel bir serinletici. Bana çok tatlı geldi. Bir daha ki sefere pudra şekeri koydurmadan deneyeceğim. İskenderun’un ünlü Bici Bici mekanı Elegant Cafe (0 326 6131113) sahibi ve eşi Adana’lıymış. Gül Şurubunu kendileri geleneksel yöntem ile hazırladıklarını söylediler. Herkese tavsiye ediyorum.

Bici Bici fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Bici Bici video'sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Antakya/HATAY Bölgesi

16-) VAKIFLI KÖYÜ – Samandağ-Antakya/HATAY – 22.04.2013

Hatay’da buluştuğumuz sevgili dostumuz Fatih TOKUŞ, bizleri ilk önce Ülkemizin tek Ermeni Köyü olarak ünlenen, Samandağ merkeze 4 km. uzaklıkta, Musa Dağı eteklerinde ki Vakıflı Köyü’ne götürdü. Musa Dağı eteğinde 35 hanede 130 kişinin kardeşçe ve hoşgörü içinde yaşadığı Vakıflı Köyü’nde, Ermeni, 
Türkmen, Sünni, Alevi ve Arap Ortodoks aileler bulunmaktaymış. Özellikle narenciyede sertifikalı organik tarım yapılan köyde, köy kadınlar kolunun geleneksel yöntemler ile ürettiği reçel, şarap, likör, ceviz ve turunç reçeli, Ülkemizin her yerinden talep görmekteymiş.

Vakıflı Köyü fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

17-) MUSA AĞACI – Samandağ Sahili - Antakya/HATAY – 22.04.2013

Rivayete göre, Hz. Musa ve Hz. Hızır Samandağ Sahili'nde buluştuktan sonra dağa çıkarlar. Dağda yürürken bir dere kenarına gelirler. Hz. Musa, asasını toprağa saplayıp dereden su içer. Asasını almak için geriye döndüğünde, asanın yeşermiş olduğunu görür ve asasını orada bırakır. İşte Musa Ağacı’nın, o asa olduğu ve 
yanında çıkan suyun da “Ab-ı Hayat (Ölümsüzlük Suyu)” olduğuna inanılmaktadır. Tam bir Karadeniz iklimi ve yeşilliği içinde ki Musa Dağı Hıdır Bey Köyü Samandağ merkeze 6 km. uzaklıkta. Dönüşte, 16 km.lik uzunluğuyla Ülkemizin en uzun sahillerinden Samandağ Sahili’ni, kararan bulutların altında kuşbakışı seyrediyoruz.

Musa Ağacı ve Samandağ Sahili fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Musa Ağacı ve Samandağ Sahili video’sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.


18-) TİTÜS TÜNELİ (Kaya Mezarları) (Seleuceia Pieria) (Beşikli Mağara) (The Beşikli Cave Tomb Monument) -  Samandağ-Antakya/HATAY – 22.04.2013

Seleukeia Piereia Limanı’nın sel suları nedeniyle bataklığa dönüşmesini engellemek için, Roma İmparatoru Vespasianus tarafından başlatılan, oğlu ve halefi Titüs zamanında bitirilen Titüs Tüneli’nin yüksekliği 7, 
uzunluğu 1.330 metreymiş. Tamamen kapalı bölümü ise 130 metreymiş. Tünelden 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde ise Beşikli Mağara olarak tanınan 12 Kaya Mezarı bulunuyor. 
Seleukeia Piereia Limanı’nın bataklığa dönüşme riskine neden olan sellerden birisini, biz de yaşadık. 2.300-2.500 yılda çok bir şey değişmemiş. Tünele girerken geçtiğimiz küçücük dere, yağan yağmurun etkisiyle bir saat sonra önüne kattığı her şeyi götüren, azgın bir canavara dönüştü. 
Roma dönemin taş köprüsü olmasa karşıya geçemeyecektik. Dönüşümüz, tünelin üstünde ki dağlık ağaçlık alanda biraz dağcılık yaparak, patika yollardan oldu. Gelen selin taşıdığı taş ağaç cüruf vb. malzeme sebebiyle, Samandağ yolu iki saatte yakın kapandı. 2.300-2.500 Yıl önce, seller yüzünden açılmak zorunda
kalınan Titüs Tüneli’nde sel sebebiyle 2 saate yakın mahsur kalmamız, bizler için unutulmayacak bir anı oldu. Doğanın müthiş gücünü bir kez de İzmir Menemen Dumanlı Dağ’da yaşamıştım. Küçücük derelerin yarım saat, bir saat içinde nasıl azgın bir sele dönüştüğünü ikinci kez yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Titüs Tüneli ve Beşikli Mağara fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Titüs Tüneli ve Beşikli Mağara video'sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

19-) HATAY MUTFAĞI -  Antakya/HATAY – 22.04.2013

Günün sonunda Antakya-Hatay’ın Kuzeytepe mevkiinde Yaşam Restaurant’ta(0 326 2415151) Hatay Mutfağı’nın tadına baktık. Asırlardan beri farklı inanışta ki Sünniler, Aleviler, Katolikler, Ortodokslar, Süryaniler, Araplar ve diğer kültürlerin barış içinde, kavga döğüş etmeden huzur içinde yaşamaları, Hatay 
mutfağına ve yemeklerine de yansımış. Babaganuç, zahterli zeytin salatası, oruk, saç oruğu, güveçte tavuk sote, kağıt kebabı ile midelerimiz bayram etti. Ertesi gün bölgenin en önemli lezzet duraklarından Çınar Altı Künefe Yaşar Usta’nın yerinde, kömür ateşinde pişen künefemizi yedik. Ayrıca bizler tadamadık ama tepsi kebabı, zeytinyağlı, tereyağlı, yumurtalı humus çeşitleri, kabak tatlısı da en bilinen Hatay lezzetlerinden.

Hatay mutfağı fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Çınar Altı Künefe video’sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

20-) TAYŞA – Ballıöz Köyü Antakya/HATAY – 23.04.2013

Sevgili Fatih’in, motokrosçuluğu sayesinde keşfettiği Köyceğiz Yuvarlakçay benzeri bir yer. Mükemmel bir kahvaltı yapıyoruz.

Tayşa - Ballıöz fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

21-) MOZAİK ve ARKEOLOJİ MÜZESİ - Antakya/HATAY – 23.04.2013

Antakya/Hatay Mozaik ve Arkeoloji Müzesi, sergilenen mozaiklerin büyüklüğü, sayısı ve kalitesi açısından dünyanın en zengin ikinci mozaik müzesi sayılıyormuş. (Sıralama her yıl Tunus, Hatay ve Gaziantep Mozaik 
Müzeleri arasında değişiyor.) Mozaikler, çoğunlukla Roma ve Bizans dönemine aitmiş. Bizim gezdiğimiz sırada, Müze daha büyük bir binaya taşındığı için bazı bölümleri göremedik.

Antakya/Hatay Mozaik ve Arkeoloji Müzesi fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Antakya/Hatay Mozaik ve Arkeoloji Müzesi video’sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

22-) ASİ NEHRİ–UZUN ÇARŞI-MAHREMİYE CAMİİ-HABİBİ NECCAR CAMİİ-ÇINAR ALTI KÜNEFE - Antakya/HATAY – 23.04.2013

       Asi Nehri, Uzun Çarşı, Mahremiye Camii, Habibi Neccar Camii ve Çınar Altı Künefe fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

       Çınar Altı Künefe video’sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.

23-) HARBİYE (Daphne) - Antakya/HATAY – 23.04.2013

Zeus’un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında gördüğü güzeller güzeli Daphne’ye aşık olur ve onunla ilişkiye girmek ister. Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bilen Daphne korkar ve kaçmaya başlar. Apollon kovalar, Daphne kaçar. Kurtulamayacağını anlayınca “Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, 
beni koru” diye yalvaran Daphne’nin vücudu, bir anda defne ağacına, gözyaşları ise şelaleye dönüşür. Defne Ağacına sarılan Apollon, “Bundan sonra benim kutsal ağacım olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın çelengi olacak. Kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarından 
yaptıkları taçlarla alınlarını süsleyecekler.” demiş. Roma devrinde de sayfiye yeri olarak kullanılan Harbiye (Daphne), serin havası, yeşil doğası, şelale manzaralı birçok restoran, meyhane ve pansiyonları ile çok güzel bir yer. Antakya’ya 7 km. mesafede bulunmakta.

Harbiye (Daphne) fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Harbiye (Daphne) video’sunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.