1 Aralık 2009 Salı

ÇANAKKALE-GELİBOLU ve ŞEHİTLİKLER

17-18 Eylül 2009 tarihlerinde sevgili oğlum Bahadır ile birlikte,  Gelibolu Şehitliklere gittik.

Bu bölgeye birçok kez gitmeme rağmen her seferinde çok duygulanır, tüylerim diken diken olur. Siperlerin bu kadar iç içe olması, tabyaların yer altında ki odaları beni çok etkiler. Çoğumuzun gece yanından bile geçemeyeceğimiz bu ortamlarda, atalarımız  vatanımız ve bağımsızlığımız için, ışıksız, yemeksiz, kıyafetsiz, ayakkabısız ve en önemlisi silahsız bir adım ötede ki düşmanla savaştılar ve canlarını feda ettiler. Dereler kanlı dere, tepeler kanlı sırt, bomba tepe oldu. İnsanlık tarihinin en onurlu savaşını yaptılar. Hala daha kazı yapıldığında atalarımızın kemikleri her yerden çıkıyor.
Bir söz var, insan sahip olduğunun değerini ancak kaybedince anlarmış. Bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün kaybı mı bizlere bu değerlerin kıymetini anlatacak. Bu bedel çok ağır olmaz mı? 1. ve 2. Dünya Savaşları'nda, Kurtuluş Savaşı'nda parçalayamadıkları güzel ülkemizi, Avrupa Birliği adı altında parçalama oyununu artık herkes anlamalı.
Ne olur bu oyuna gelmeyelim. Bunun için Gelibolu şehitliklerimizi daha sık görelim, çocuklarımıza gösterelim.

Şehitliklerimizin son düzenlenmiş hali gayet güzel olmuş. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Allah razı olsun.
Sevgilerimle,
Ayhan YÖRÜK

Çanakkale, Aynalı Çarşı, Çimenlik Kalesi Müzesi, Nusrat Mayın Gemisi, Truva Atı, Kilitbahir MüzesiConkbayırı, Siperler, Şehitlikler ve Çanakkale Şehitler Abidesi fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

2 yorum:

  1. Sevgili Ayhan,
    Buraları herkes görmeli diyorsun, gel gör ki öyle ayrıntılı ve güzel resimler yayınlamışsın ki bu fotoğrafları izleyenler gidip oraları görmeye gerek kalmadı diyebilirler!
    Şaka bir yana, o taraflara en son 1999 yılında gitmiştim. Resimlerinden gördüklerimden anlıyorum ki epeyce değişiklik var; bir fırsatta tekrar gitme isteği duydum.
    Muhteşem Çanakkale direnişimiz ve Mustafa Kemal’in kahramanlıklarının ilk popüler oluşunun hikayeleri beni hep etkilemiştir. Gençliğimde oralarda batılılar yanında savaşıp ölen Anzaklara (Avustralyalılara, Yeni Zelandalılara) hep kızardım; ne işleri vardı ülkemin topraklarında diye. Oysa o Anzakların bizden ne farkları vardı ki? Biz de Kore’de ayni şehitleri vermedik mi? Soğuk savaş yıllarının Natoları hep ayni terane değil mi? Dido Sotiriyu Benden Selam Söyleyin Anadoluya isimli romanının sonunda ne güzel söyler küçük devletlerin tarih boyunca hep büyük devletlerin maşası olduğunu...
    Ama Atatürk’ün şehit Anzaklar için “Onlar şimdi bizim evlatlarımız” dizelerinin yeraldığı söylevini okuduğumda O’nun ne kadar büyük bir lider olduğunu tekrar hissediyordum. Anzaklar da Rus Çarlığı yerine kurulan Bolşevik iktidarını yıkmak emeliyle Osmanlının üzerine sürülmüşlerdi. Mustafa Kemal’in sayesinde düşmana kapanan boğazlar belki de Sovyetlerin yaşamasını sağladı. Böylelikle Kurtuluş savasımızda emperyalist batıya karşı desteklerini alabildik. Oysa Çarlık Rusyası tekrar hortlasaydı belki de onlar da bizi Doğudan boğmaya çalışabilirlerdi. Her iki tarafla başedemezdik muhtemelen.
    Böyle düşünce fırtınasına devam edersek Gelibolu muharebelerinin Cumhuriyet Tarihimizde ne kadar büyük önemi olduğunu tekrar hissedebiliriz. İşte onun için, senin de dediğin gibi, oralara tekrar tekrar gitmek, şehitlerimizi saygı ve minnettarlıkla anmak gerekir.
    Şinasi Yüksel

    YanıtlaSil
  2. Hep düşünmüşümdür. Kurtuluş Şavaşımızda Ruslar bize neden yardım etti. Sayende Çanakkale şavaşımızın Sovyetlerinde yaşamasını sağladığını daha iyi anladım.
    Teşekkür ederim Sevgili Şinasi hocam.

    YanıtlaSil