Çıktım
Belen Kahvesi’ne baktım ovaya
Bay
Mustafa çağırdı dama oynamaya
Ormancı da
gelir gelmez yıkar masayı
Söz
anlamaz ormancı çekmiş kafayı
Gevenes’in
ortasında değirmen döner
Değirmenin
taşları dağından iner
Ormancıya
atılan kurşun Tevfik’e değer
Tevfik’imin
acıları yürekleri deler
Gevenes’in
suları hoştur içmeye
İçinde
köprüsü var gelip geçmeye
Tevfik’imi
vurdular hiç mi hiçine
Yazık
ettin ormancı köyün iki gencine
Aman
ormancı yaktın ormancı,
Köyümüze
bıraktın yoktan bir acı
Yakan: Kemancı
Tahir ERDİNÇ
Ormancı
Türküsüne konu olan olayların geliştiği, Muğla’nın Yatağan İlçesi’nin eski adı
Gevenes, yeni adı Çaybükü Köyü’nde bulunan Belen Kahvesi’ne, çok istediğim
halde bir türlü gidememiştim. Zirve Dağcılık Söke Şubesi’nin 2014 yılı etkinliklerine Bozüyük-Belen
Kahvesi yürüyüşü ile başlaması, yürüyüş sonunda Akyaka Azmak’ta
tekne turu olması üzerine, bu fırsat kaçmaz dedim ve hemen Zirve Söke Şb. Başkanı
Sn. Faysal YEŞİLYAĞCI’yı aradım. Sonuçta sevgili dostlarım Ayşen Abla ve Şinasi
YÜKSEL Ağabey ile birlikte, 21.09.2014 sabahı saat 04;00’de Foça’dan hareket
ederek faaliyete katıldık. Proğrama göre Söke’den hareket 07;00’de. 06;45 gibi
Söke’ye vararak Faysal Bey’le buluştuk. Sabah yolda Şinasi Ağabey ile kendi
aramızda katılımcı sayısı hakkında “Herhalde bir minübüs veya midibüs kadar olur.”
diye konuşmuştuk. 4 Midibüs kalabalığı görünce şaşırdık,
çok memnun olduk. Katılımın
çok olmasının bir sebebinin de Zirve’yle beraber Söke’den başka bir kulübün de olmasıymış.
Sebep ne olursa olsun, çoluk çocuk katılımın çok olması çok güzel bir olay.
Söke Zirve’yi tüm kalbimle tebrik ediyorum. Bunda güzel havanın da etkisi
oldukça fazla. Hava güneşli, pırıl pırıl 29-30 Derecelerde.
Bafa’da kahvaltı
molasından sonra Bözüyük Köyü Pınarbaşı mevkiinde saat 10;00 sıralarında araçtan
indik. Pınarbaşı bölgesi asırlık çınarların gölgesinde, derenin içine ve kenarına
konmuş masalarda hizmet veren restoranlarıyla çok güzel bir yer. 15-20 Dakika
kadar çevreyi gezdikten sonra 10;30 sıralarında yürüyüşe
başladık. Güzelköy
dizisinin çekildiği Bözüyük Beldesi’nin içinden geçerek çam ormanları içinde zor
olmayan keyifli bir rotada 10 Km. civarında yürüyerek saat 13;00 sularında Belen
Kahvesinin bulunduğu eski adı Gevenes, yeni adı Çaybükü Köyü’ne ulaştık. Önce
Gevenes Köprüsü’nü, sonra Değirmen’i gördükten sonra
Belen Kahvesine çıkıp
ovaya bakarak öğle molamızı verdik. Saat 14;00’e kadar burada kaldık. 2005
Yılında Muğla Valisi Sn. Hüseyin AKSOY önderliğinde restore edilen Belen
Kahvesi’nde, ormancı türküsüne konu olan Ormancı Mehmet İN,
Muhtar Tevfik
CEZAYİR ve Mustafa ŞAHBUDAK ile türküyü yakan kemancı Tahir ERDİNC’in
fotoğrafları ve dama oynarken canlandırılmış maketleri bulunmakta. Ormancı ve
Muğla türküleri sürekli çalınıyor. Kahvaltı, ormancı köftesi, dondurma, soğuk
sıcak içecek hizmeti var. Pazar günleri oldukça kalabalık oluyor.
Yılda
ortalama 40-50 Bin kişinin ziyaret ettiği öğrendiğim Belen Kahvesi’nin
restorasyon önderliğini yaparak Çaybükü(Geneves) Köyü’nün kaderini değiştiren, başta
dönemin Muğla Valisi Sn. Hüseyin AKSOY nezdinde, emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyorum. Darısı, diğer Valilerimize. Saat 14;10 civarında Belen Kahvesi’nden
ayrılıp
Akyaka’ya doğru yola çıktık. Saat 16;00 civarında Akyaka da tekne
turuna başladık. Suyun sıcaklığının 12 Derece civarında olması bizim
gençlerimizin suya atlamasına engel olamadı. Hatta ihtiyar delikanlımız Şinasi
Ağabey yüzerken teknelere bile kafa tuttu. Sudan çıktıklarında hemen hepsi “resmen
buz ile doldurulmuş kova gibi”
olduğunu söylediler. Biz ıhtiyarlar ise,
kaptanın kovayla getirdiği suyla ayaklarımızı ıslayabildik. Saat 18;00
sularında da dünyanın gözbebeği Gökova Akyaka’dan ayrılarak sıcak havada kliması
çalışmayan aracımız ile sauna kıvamında,
tıngır mıngır Söke’ye döndük. Ayşen
Abla ve Şinasi Ağabey ile midibüs dışında çok güzel geçen günümüzü, Ortaklarda çöp
şiş yiyerek taçlandırdıktan sonra Foça’ya döndük. Rahmetli Özel’imizin
bıraktığı yerden devam eden eski ama eskimeyen
arkadaşlarım Savaş ADAKALE,
İsmail DEMİRCİ, Can AZİZOĞLU ve Faysal YEŞİLYAĞCI’ya çok ama çok teşekkür
ediyorum.
Sağlıkla
kalın.
Ayhan
YÖRÜK
Bu
etkinliğin FOTOĞRAFLARI’nı görmek
için lütfen burayı tıklayınız.
Bu
etkinliğin VİDEO’sunu görmek için
lütfen burayı tıklayınız.
BELEN KAHVESİ’nde meydana gelen ORMANCI
Türküsüne konu olan olay:
1946 yılında Mustafa ŞAHBUDAK ve Muhtar
Tevfik CEZAYİRLİ, dama tahtasının başına otururlar. Oyunun yarısında ’Sarı Mehmet’
lakaplı Orman Memuru Mehmet İN çıkagelir. Mehmet, sarhoştur. Bir gün önce,
komşu olan Çiftlik Köyü’nde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrakı
Yatağan’a gönderilecektir. Seçim evrakını Yatağan’a, köy bekçisinin götürmesi
zorunludur. Ormancı ise yangın evrakının bir an önce ilçeye götürülmesi için
bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, ’Olmaz, daha acil olan seçim
sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem’ diye cevap verir.
Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar.
Muhtar Tevfik CEZAYİRLİ, ’Ayıp ediyorsun
Mehmet, bize müsaade et’ der. Ormancı kahveye geri döner, dama masasına bir
yumruk atar. Mustafa ŞAHBUDAK, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı
tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için
kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savurmaktadır.
Küfürler Mustafa ŞAHBUDAK’ın tahammül sınırını daha da zorlar. Bay Mustafa,
yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp
Mustafa ŞAHBUDAK’ı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa ŞAHBUDAK ormancıyı korkutmak
için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının
ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan
çekmiştir. Ormancı Mehmet İN, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa ŞAHBUDAK
kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş de öldürmek için değil kaçmasına
engel olmak içindir.
İkinci atışta Mehmet İN yere düşer. Arka
cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa ŞAHBUDAK, kaza
kurşunu ile dostu Tevfik’i vurmuştur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde
Tevfik’i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 Kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet
Hastanesine götürürler. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli
Bey’e, ’Babamın selamı var, bu adamı iyileştir’ diye yalvarır. Doktor Veli Bey,
’O ölecek, önce senin kolunu saralım’ diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle
işaret edip Mustafa’yı yanına çağırarak, ’Ben ölüyorum, hakkını helal et’
dedikten sonra can verir.
Mustafa ŞAHBUDAK teslim olur. 4 Yıl ceza
alır. Her gün Muhtar Tevfik CEZAYİR’i rüyasında görmektedir. Ormancı Sarı
Mehmet’e kini gittikçe artar. Bunu anlayan Ormancı Sarı Mehmet köyden tayinini
ister. Kavaklıdere Orman Müdürlüğü’ne Tayini çıkan Ormancı Sarı Mehmet köyden
gider. Aslen Marmarislidir. Emekli olduktan sonra oraya yerleşir ve 1971 yılında ölür.
Mustafa ŞAHBUDAK ise cezasını çektikten sonra anılarıyla
dolu köyde yaşayamayacağını anlayarak Muğla’ya yerleşir. 28 Mart 2005 Tarihinde
İzmir Ege Üniversitesi’nde 83 yaşında ölür.
Olay, daha sonra yörenin tanınmış
sanatçılarından Mustafa ŞAHBUDAK’ın anne tarafından akrabası olan değirmenci Pisi'li(Yeşilyurt'lu) Tahir ERDİNÇ Usta tarafından kaleme alınır ve bestelenir.
Muhtar Tevfik Cezayir’i öldüğünde, arkada 25 yaşında bir eş ve 3 çocuk bırakır. Muhtar’ın eşi Pembe, bu acıya dayanamayıp birkaç yıl sonra akli dengesini yitirir. Oğlunun biri İzmir’e yerleşir. Diğer oğlu ile kızı, köyde evlenirler ve hayatlarını orada sürdürmeye devam ederler.
Muhtar Tevfik Cezayir’i öldüğünde, arkada 25 yaşında bir eş ve 3 çocuk bırakır. Muhtar’ın eşi Pembe, bu acıya dayanamayıp birkaç yıl sonra akli dengesini yitirir. Oğlunun biri İzmir’e yerleşir. Diğer oğlu ile kızı, köyde evlenirler ve hayatlarını orada sürdürmeye devam ederler.
Not: Ormancı Türküsü'nün hikayesi için, Belen Kahvesi'nde ki belgelerden ve http://tr.wikipedia.org/wiki/Ormancı_türküsü web sitesinden yararlanılmıştır.
Yazının başlığındaki 28 Eylül 2014 ifadesi etkinlik tarihi gibi algılanıyor.
YanıtlaSilŞinasi Hocam, yazının başlığında ki tarihi, sevgili Cem'in düzenlemesinden sonra, blog otomatik atıyor. Etkinlik tarihini yazının içinde ayrıca belirtiyorum.
Sil