26 Mayıs 2014 Pazartesi

Düzce MELEN'de RAFTİNG

17-18-19 Mayıs 2014 Tarihlerinde, Zirve Dağcılık İzmir’in programlı faaliyetlerinden Düzce Melen’de Rafting kapsamında gezdiğimiz Ağva-Akçakoca-İzmit-Sapanca-Maşukiye-Yuvacık Barajı gezisi etkinliğine katıldım. Bu faaliyete Oğlum Bahadır ile arkadaşı 
Berkay da İzmit’ten katıldılar. Yapılacak HES(Hidroelektrik Santrali) kapsamında birkaç yıl
sonra kapanacağı söylenen, memleketim Düzce Melen’de Rafting hayalimi gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Böyle bir faaliyetin yapılması için birkaç yıldır ricada  
bulunduğum Sn. Hafize YİĞİT’e ne kadar teşekkür etsem azdır. Yolculuğumuz, Sn. Hülya Hanım’ın otobüs merdiveninde ayağının kayması sonucu belini incitmesi sebebiyle bir saat kadar geç başladı. Doktorumuz Atilla Bey’in muayenesi, ayrıca ambulans 
ile hastaneye gidilip röntgen ve diğer tetkiklerin yapılması sonunda önemli bir durum olmamasının anlaşılması ile saat 23:00 Sıralarında İzmir’den ayrıldık. Saat 05:00 civarında İzmit’e ulaşıp can oğlum Bahadır ile arkadaşı Berkay’ı alarak İzmit üzerinden Kandıra’ya  
doğru devam ettik. Kahvaltı fiyatlarını Ağva’da çok pahalı bulmamız sebebiyle(Kişi başı 60 TL. Bize grup indirimi olarak 30 TL.’ye inmiş.) kahvaltımızı saat 07:00 Sularında ulaştığımız Kandıra merkezde bulunan Görele Pide Döner lokantasında yaptık. 
Bu arada sesim kısılmaya başladı. 3-4 gündür soğuk algınlığı rahatsızlığım var. Hatta doktorum, rafting faaliyetinin ve iyi dinlenememenin hastalığımı daha da artıracağını söylemişti. Otobüsümüz de de hiç boş yer yok. Tam dolu. Velhasıl şöyle ayaklarımı uzatıp dinlenemeden, 
 
sadece antibiyotik ve ilaçlarımı alarak seyahate devam ediyorum. Saat 08:00 Sularında Ağva’ya ulaşıyoruz. Doğa çılgın bir şekilde yeşilin her tonuna boyanmış. Her yer yemyeşil, gökyüzü masmavi. Yani hava çok güzel. 
Şu an Ağva’da yaşayan İstanbul Zirve’nin eski yöneticilerinden Sn. Celal AŞAN ile buluşuyoruz. Önce Ağva Deresi’nde tekne turu yapıyoruz. Celal Bey’in tavsiyesi ile Kilimli bölgesine gidilip kısa bir yürüyüş yapılıyor.
Ben katılmıyorum. Kilimli sahili ile Karadeniz’in enfes manzarası eşliğinde istirahat ediyorum. Sonra tekrar Ağva’ya dönülüp bu sefer Göksu Deresi’nde tekne turu yapılıyor. 
Ağva ve Göksu Derelerinin iki yanı çok güzel kafeler, otel ve pansiyonlar ile dolmuş. Yalnız fiyatlar çok pahalı. Göksu Deresi’ni karşıdan karşıya geçmek için kullanılan ev tipinde ki sal ise çok otantik.  Hala insan gücüyle halatları asılarak karşıdan karşıya 
geçiliyor. Saat 14:00’ü geçti. Öğle yemeğini Kandıra da ki Görele Pide Döner Lokantasında yemeye karar veriyoruz. Celal Bey ile vedalaşıp Kandıra’ya geri dönüyoruz. Saat 16:30’a kadar yemek molasından sonra, Karasu üzerinden akşam kalacağımız Akçakoca’ya doğru yola 
çıkıyoruz. 18:30 Sıralarında Akçakoca’ya ulaşıyoruz. 2011 Yılında Yedigöller’de yoğun yağmurda çardaklarını ve yemeklerini bizler ile paylaşan Sn. Serdar KISGIR ile buluşuyoruz. 

Kısa bir Akçakoca turundan sonra kamp kuracağımız Yeşilvadi Alabalık Konaklama Tesisleri’ne geliyoruz. Saat 08:00’i buldu bu arada. Burası fındık, ceviz, çınar ve ismini bilemediğim bir sürü ağacın içinde yemyeşil güzel bir yer. 
Önünden küçük birde dere akıyor. Çadırlar kuruluyor, pansiyonda kalacaklar odalarına yerleşiyor. Saat 21:00 Sıralarında çorba alabalık ve salatadan oluşan yemeğimizi yemeye başlıyoruz. Yemek sonunda kemençe eşliğinde türkü ve şarkılar söylüyoruz. Tabii ben söyleyemiyorum. Sesim iyice kısıldı. Artık yazarak derdimi 
anlatıyorum. Kaptanımız Mehmet, yaklaşık 3 Saat kadar uğraşıp çiğ köfte yoğuruyor. Mükemmel çiğ köftelerini de yedikten sonra yatmaya çekiliyoruz. 18 Mayıs 2104 Pazar sabahı çok zor kalkıyorum. Öksürmeye de başladım. Galiba rafting yapamayacağım. İnsan bir şeyi çok istemeye görsün. Muhakkak başına bir iş geliyor. 
Neyse sabah kahvaltısından sonra tekrar Akçakoca’ya geliyoruz. Kısa bir tur atıyoruz. Kestane ballı veya dondurmayla ikram edilen Melengüçceği Tatlımızı(Melen böreği ya da melen peksimeti deniliyor.) yiyerek Akçakoca’dan ayrılıyoruz. Bu arada herkes dondurmalı olanı tercih ediyor. Konuralp(Üskübü) 
üzerinden Düzce’ye geçiliyor. Aracımız ile şehir merkezinde tur attıktan sonra, yarım saat kadar alışveriş için durup, rafting için Cumayeri Beldesi’nin Dokuzdeğirmen Köyüne doğru hareket ediyoruz. Burası raftingin başlangıç noktası. Köprünün üzerinde rafting botlarını görünce sanki iyileşiyorum. 
Akşam kalacağımız ve rafting yapacağımız Melen Çayı’nın hemen kıyısına kurulmuş Nehirevi Konaklama Tesislerine geçiyoruz. Bu arada saat 13:00 oldu. Çadırlar kuruluyor, ağaç evlere yerleşiliyor. 3 Günlük tatil sebebiyle tesis çok kalabalık. 
Saat 14:00 Sularında isteyenler skubaları(Dalgıç kıyafeti) giyiyor. Ben de giyiyorum. Hastalık, ses kısıklığı hiç aklımda yok. Bizler rafting bitiminde duşlarımızı tesiste alacağımızı düşünerek kıyafetlerimizi odalara bırakmıştık.  
Meğer rafting parkuru tesisden yaklaşık 3-4 Km. ileride bitiyormuş ve duşlar orada alınıyormuş. Tekrar odalara gidip kıyafetler alınıyor ve bir curcuna-hengame ile rafting başlangıç noktası olan Dokuzdeğirmen Köyü’ne araç ile gidiliyor. 
Nihayet saat 15:00’e doğru raftinge başlıyoruz. Bizim botta oğlum Bahadır ile Berkay, İlknur-Kaan Çifti ile Nurgül-Mert çifti ve dünya tatlısı oğulları Eren var. Eren tahmin ediyorum 4-5 yaşlarında. Botlar arası su savaşlarında 
Eren üşüyüp ağlayınca bizim bot su savaşlarının dışında kalıyor. Böylece Eren sayesinde bende soğuk su savaşından korunmuş oluyorum. Daha önce 3 kez Dalaman ve 1 kez Köprülü Kanyon’da rafting yaptığım için ekibimiz iyi organize ediyorum. 
Bahadır ve Berkay’ı en öne oturtuyorum. Böylece soğuk suyla önce onlar tanışıyorlar. Aynı anda kürek çekme ritmini de iyi tutturuyoruz. Rehberimiz Muhammet de iyi çıkıyor. Yaklaşık 12 Km. boyunca birçok kez diğer botları beklememize rağmen 
saat 17:00 Sıralarında parkuru önde bitiriyoruz. Hiç de sıcak olmayan bir su ile duş alıp araçlara binerek Nehir Evi’ne dönüyoruz. Melen Çayı’nda ki rafting yaklaşık 2 Saat kadar sürüyor ve çok zorlu değil. İlk kez rafting yapacaklar için ideal bir başlangıç yeri. 
Rapid derecesi en fazla 2 veya 2+ olabilir. Genelde düz sakin bir derede kürek çekiliyor. 6 veya 7 tane hareketli bölüm var. Su seviyesine kadar inmiş ağaç dalları dikkat edilmez ise tehlike yaratabilir.
Nehir Evi personelinin çektiği fotoğraflar ücretsiz olarak veriliyor. Bu çok güzel bir hizmet. Dalaman’da bu fotoğraflar için çok fahiş fiyat isteniyordu.  Saat 18:00 Sıralarında yemek servisi başlıyor. 
Şömine başında gece 24:00’e kadar sohbet şarkı türküden sonra biz yatmaya çekiliyoruz. Bahadır ise daha önce uyumuş. 19 Mayıs 2014 Pazartesi sabahı öksürüğüm artmış bir şekilde kalkıyorum. Önce Melen Çayı’nın kıyısında güzel bir kahvaltı yapıyoruz. 
Çantalarımızı otobüsümüze yerleştirdikten sonra saat 09:00 Sıralarında köy bayramlaşması düzeninde, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlaşması yapıyoruz. Bahadır ve Berkay öncülüğünde saygı durusu, İstiklal Marşı ve Onuncu Yıl Marşı’nı söylüyoruz. Nehir Evi personeli ile vedalaşıp Sapanca’ya doğru hareket ediyoruz.
Canla başla hizmet etmeye çalışan Nehir Evi personelinin hepsine çok teşekkür ediyorum. (0 380 7426081-www.nehirevi.com) Saat 11:00 Sularında Sapanca kavşağında sevgili Yasemin-
Hakan KOYUNCU çifti bizleri dünya tatlısı kızları Doğa ile birlikte karşılıyorlar. Yasemin ile Hakan, Zirve Dağcılık faaliyetlerinde tanışıp evlenen çiftlerimizden. 
Şu anda İzmit’te yaşıyorlar. Hakan aynı zamanda Zirve İzmit Başkanı. Bu arada Zirve Dağcılık faaliyetlerinde tanışıp evlenen çift sayısı 100’ü aşmış. Sapanca Gölü’nde su bisikletlerine biniyoruz. Göl kıyısında dinlendikten sonra, Maşukiye’ye gidip vadi boyunca biraz yürüyüş yapıyoruz. 
Saat 14:00 Sularında İzmit Yuvacık Barajı üstünde ki Karaarslan Kamping’e gelerek öğle yemeği yiyoruz. Burası derenin hemen kıyısında ağaçların arasında güzel bir yer. Saat 16:00’ya doğru oğlum Bahadır ile Berkay’ı Yasemin-Hakan Çiftine teslim ederek, vedalaşıp İzmir’e doğru yola çıkıyoruz. 
Birkaç Km. gittikten sonra yol kenarında bize çok bezgin ve yorgun bakan 3 Sırt çantalı genci de aracımıza alıyoruz. İstanbul’dan 3 Günlük hafta sonu için Samanlıdağ Yaylaları’nda kamp kuran gençleri Yalova’da bırakıyoruz. Hiç tanımadığımız gençlerden Sabahattin MUSAOĞLU’nun, 
bloğumun takipçisi olduğunu öğrenmem beni ayrıca çok mutlu ediyor. Dönüş yolunda Sn. Mert MORAY ile Burçin Hanım’ın şarkıları, sevgili Oski’nin fıkraları eşliğinde, saat 23:00 Sıralarında İzmir’e varıyoruz. 
Ben ise yorgun, sesi iyice kısılmış, öksürüğü iyice artmış ama çok mutlu bir halde evin yolunu tutuyorum. Bir kez daha Sn. Hafize YİĞİT’e, kaptanlarımız Sn. Mehmet ile Haşim Bey’lere, Ağva’dan Sn. Celal AŞAN Bey’e, Akçakoca’dan Serdar KISGIR ile Yeşilvadi Personeline, İzmit’ten sevgili 
Yasemin-Hakan KOYUNCU çifti ile sevgili kızları Doğa’ya çok ama çok teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de gezi boyunca hiç problem çıkarmayan miniklerimize, sevgili Batuhan’a, sevgili Eren’e ve sevgili Kadir ile katılımcı tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.
Sağlıkla kalın.
Ayhan YÖRÜK


Bu etkinliğin fotoğraflarını görmek için lütfen burayı tıklayınız.

Bu etkinliğin videosunu görmek için lütfen burayı tıklayınız.


  

5 yorum:

  1. Bahadır YÖRÜK 26 Mayıs 2014 11:35

    Emeğine sağlık baba, güzel bir yazı olmuş.. :)

    YanıtlaSil
  2. Doç.Dr. Esin OKAY 26 Mayıs 2014 11:43

    Ayhan bey ah ah maalesef sehir disindaydim katilamadigim için cok uzgunum. Sizlerle bir turlu bir araya gelemedik, o kadar yoğunum ki..
    Paylastiginiz için cok teşekkür ederim. Insallah bir dahaki sefere..İzmir’e selamlar sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Mert MORAY 26 Mayıs 2014 12:35

    Eline emeğine sağlık abi çok güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  4. Bircan TERZİ 26 Mayıs 2014 19:31

    Resim ve gezi programı güzel. Yuvacik baraji Kocaeli'ne gitmiştim. Tsk.

    YanıtlaSil
  5. Nehir gol gezileri, rafting ve yore yemekleriyle memleketim manzaralarini pek guzel ozetlemissin gene; tesekkur ederiz. Ozellikle gurbet ellerindeyken ilac gibi geliyor bu paylasimlar. Selamlar..

    YanıtlaSil